MANAUS: AMAZONLAR’DA DEV BİR ŞEHİR

Tabatinga’dan bindiğimiz kargo gemisi 4 günlük bir yolculuktan sonra bizi Amazon Nehri’nin ortasında dev bir limana yanaştırdı, Manaus limanı. Amazon Nehri’nde bu kadar büyük bir şehirle ve limanla karşılaşmayı beklemiyorduk doğrusu. Manaus’ta konaklamak için couch surfing’den host bulmuş olmamız büyük şanstı. Lokal birileri ile şehri keşfetmek oldukça eğlenceli olacaktı. Bir yandan da coğrafi şartların insanların algılarını nasıl etkilediğinin çok keyifli bir örneğini yaşadık yanında kaldığımız aileyle.. Bu kısma sonra geleceğim.

CIMG5663 (Medium)CIMG5672 (Medium)

Şehre iner inmez ilk yaptığımız şey hastaneye gidip sıtma olup olmadığımız konusunda test yaptırmaya çalışmak oldu. Ama herhangi bir belirti yokken bir test yapmıyorlarmış. Boşuna gitmiş olduk. Bu arada hastanenin ambleminin sivrisinek olması da son derece manidardı. Hostumuza kargo gemisinde bir kızın sıtmaya yakalandığını söyledik, aa ne sıkıcı, bir hafta hastanede yatması gerekecek, dedi. Sıtma hayatın gerçeklerinden biri ama onlar için korkulacak bir şey de değil belli ki.

MANAUS: AMAZONLAR’DA DEV BİR ŞEHİR yazısına devam et

AMAZON NEHRİ KARGO GEMİSİ YOLCULUĞU

Iquitos‘tan sonra gitmek istediğimiz yer Brezilya’nın Amazonlar’daki dev şehri Manaus‘tu. Manaus’a gidebilmek için önce Brezilya’nın Tabatinga şehrine gidip oradan da Amazon Nehri üzerinde kargo gemisi ile seyahat etmemiz gerekiyordu. Daha kolay bir yol olan uçak yolculuğu ise keyifsiz ve macerasız olacaktı.

Önce Iquitos’tan hızlı teknelerle Peru’nun Santa Rosa de Yavari şehrine geçtik. Burası alında Tres Fronteras adı verilen üçlü bir sınır bölgesi. Brezilya’nın Tabatinga şehri, Peru’nun Santa Rosa de Yavari şehri ve Kolombiya’nın Leticia şehri üçlü bir sınırı paylaşıyor.

Peru’dan çıkışımız minicik bir ofiste yapıldı. Buradaki görevli kadın demez mi “sizin vizeniz geçerli değil, kendi ülkenizden almanız gerekirdi” diye. Bütün ülkeyi gezip bitirmişiz çıkarken mi sorun oluyor vize???? Neyse bir şekilde ikna ettik ve geçtik. Bu arada bizim gezdiğimiz dönemde (2010) Peru Türk vatandaşlarından vize istiyordu. Biz de vizemizi Buenos Aires’ten almıştık.

Peru’dan çıktıktan sonra Tabatinga’ya gittik. Aslında burada pasaportlarımıza Brezilya giriş kaşesi bastırmamız gerekiyordu fakat ofis kapalı olduğu için ertesi güne kaldı.

CIMG5836 (Medium)Tabatinga Amazonlar’ın artık iyice içinde olduğu için sıcaklık ve nem felaketti. Neyse ki otel odamızda klima vardı. Otele eşyaları atıp Kolombiya tarafına geçtik. Bir kaç saatliğine de olsa Kolombiya topraklarına ayak basmış olduk böylece. Üçlü sınır komik bir durum. Hop Brezilya’da hop Kolombiya’da olabiliyorsunuz. Dolar bozdurmak için mesela Kolombiya tarafına geçiyorduk, kur orada daha iyiydi. Gidiş geliş için de yürümek de mümkündü motor taksilere binmek de.  AMAZON NEHRİ KARGO GEMİSİ YOLCULUĞU yazısına devam et

IQUITOS: AMAZONLAR’A GİRİŞ

2010 yılında çıktığımız Güney Amerika seyahatinin yazılarını aradan uzun zaman geçmiş olsa da tamamlamak istiyorum.. En son Lima‘yı anlatmıştım, bir sonraki durak Iquitos’tan  devam…

Lima’dayken iki seçeneğimiz vardı. Ya Ekvador’a geçip oradan Kolombiya’ya devam edecektik ya da Amazonlar’a girecektik. O dönemlerde Ekvador-Kolombiya arasındaki sınır geçişleri sorunluydu. Bizim gitmemizden bir süre önce sınırda bir otobüsü tarayıp turistleri kaçırmışlardı. Hal böyle olunca risk almak istemedik, Amazonlar’a girelim, dedik.

Lima Iquitos arasında karayolu yok. Ya uçuyorsunuz ya da Pucallpa’ya otobüsle gidip oradan tekneye biniyorsunuz. Biz tekne hakkımızı sonraya saklamak istediğimiz için Lima’dan Iquitos’a Latam ile uçtuk.

Iquitos sevimli bir şehir. Nehir kenarı kolonyal tarzdaki evlerle dolu. 19. yüzyıldaki kauçuk patlamasından burasının da nasibini aldığı hemen anlaşılıyor. Bizim ilgimizi ise nehrin içinde yer alan derme çatma evler çekiyor daha çok.

iquitos peru

IQUITOS: AMAZONLAR’A GİRİŞ yazısına devam et

LOUTRO, PLAKIAS VE RETHYMNO: GİRİT REHBERİ BÖLÜM 2

Loutro adanın güneyinde yer alan oldukça niş bir bölge. Loutro’ya ilk görüşte aşık oldum. Karayoluyla ulaşım yok, Hora Sfakia’dan feribot ya da deniz taksilerle ulaşabilirsiniz. Hersonissos’tan Hora Sfakia’ya giden yol tam da macera ve adrenalin severler için. Yüksek dağların kenarından, sert virajlarla, denize uzanan yarlardan geçerek ulaştık. Feribotla geçecektik ama yol tahminimizden uzun sürdüğü için feribotu kaçırdık. Neyse ki kaçırmışız! Sfakia’da sahile inip arabayı park ettik ve deniz taksisi ile 15 dakikada Loutro’ya geçtik. Zaten arabanızla gitseniz de arabayı koyacak yer yok, 1 sokaklı bir koy. Geçiş yolunun bakirliğini ve karadan ulaşımın neden mümkün olmadığını belki aşağıdaki fotoğraflar bir parça hissettirebilir.

loutro yolu girit loutro yolu girit

LOUTRO, PLAKIAS VE RETHYMNO: GİRİT REHBERİ BÖLÜM 2 yazısına devam et

KOCAMAN BİR AKVARYUM: GİRİT: BÖLÜM 1

Bir kere gittiğinizde asla dönmek istemeyeceğiniz, yaşayan ama dingin, dev bir alanı kaplayan, masmavi, yemyeşil bir ada Girit. Adanın bir ucundan diğer ucuna kadar her yeri mıknatıs gibi sizi içine çekiyor, özellikle de berrak denizi ve upuzun kumsalları. Defalarca gitsem bıkmam. Ramazan bayramı tatili için beş günümüzü Girit’te geçirdik. Dilim döndüğünce size Girit gezinizde yardımcı olabileceğini düşündüğüm rotamızı yazıyorum.

Adanın doğasına hayran kalmamak mümkün değil. Bildiğimiz adalardan değil, adayı doğu-batı, kuzey-güney olarak dörde bölüyorum zihnimde ve her yönündeki apayrı doğa güzelliklerini , coğrafi özelliklerini, manzarasını, iklimini hatırlıyorum. Arabayla gezerken asla bitmeyecekmiş gibi duran, kuzey ve güneyi birbirinden ayıran, son derece yüksek, heybetli kayalık dağları, yemyeşil ağaçları, kayaların arasından çıkan pembe zakkum çiçekleri, alabildiğine zeytin ağaçları, peşpeşe sıralanan koylarındaki akvaryum berraklığındaki suyu, beyaz-pembe renkli kumun ayaklarınızı yaktığı kumsalları ve mis gibi kekik kokan küçük dar sokaklarını düşünürken, yeniden Girit bileti bakasım geliyor. Bize beş gün kesinlikle yetmedi; adaya hakim olabilmek için rahat rahat 10 gün ayırmış olmak gerekiyor. Konaklama için adanın farklı yerlerinde oteller ayarlamanızı öneririm çünkü tatilinizin tamamını bir otele ayırırsanız muhtemelen uzun yollar aşmaktan yorgun düşersiniz.

Atina aktarmalı olarak Girit’in en büyük şehri Heraklion’daki havalimanına geceyarısı indik ve havalimanından geçince taksi ile iki gece konaklayacağımız Hersonissos’a geldik. Kaldığımız otel merkezde ve deniz kenarındaki, Maragakis Beach Hotel oldu. booking.com üzerinden ayırttığım odadan farklı bir oda ile karşılaştık fakat ikinci gece düzelttiler. Gece vardığımız için pek nerede olduğumuzu anlayamasak da hemen eşyalarımızı bırakıp otel civarını keşfe çıktık. Kaldığımız yer Hersonissos’un tam merkezindeymiş ve son derece turistikmiş, pek çok gece klübüne kısa bir yol yürüdükten sonra ulaşıldığını farkettik ve bu çevrede vakit geçirmeyeceğimizi anlamış olduk. Baştan söylemeliyim; turistik olmayan yerleri, kumsal, deniz ve yöresel tatları keşfedeceğimiz bir gezi hayal ettiğimiz için rotayı buna göre çizmiştik.

Birinci günümüzün sabahında ilk işimiz Cretarent firmasından kiraladığımız arabayı otelin önünden teslim almak oldu. Ekonomik sınıf araç için ödeme yapmış olmamıza rağmen bize bir üst sınıf geniş bir aile arabasını aynı fiyata getirmişlerdi. Bu arabayla 5 günde 1200 km yol yapacağımızı bilmiyorduk tabi 🙂 170 euroya kiraladığımız notunu da düşerken size diesel araba seçmenizi tavsiye ederim. 1200 km yolu toplamda sadece 90 euroluk benzinle yaptık.

Hersonissos civarı için de kafamda bir yerlere gitmek vardı fakat otelden de tavsiye almak istedim ve sohbet esnasında Malia’daki Potamos Beach’in görülecek yerler arasında olduğunu öğrendim. Meyve satan yerlilerin ‘creta fruta very gooood’ sözleri de hafızamıza kazındı:)

potamos beach potamos beach girit

KOCAMAN BİR AKVARYUM: GİRİT: BÖLÜM 1 yazısına devam et

Hayallerimizin Peşinde…