Sakız Adası gezimizin ikinci günü biraz yavaş başlıyor.. Ağır aksak kalkıp kahvaltımızı yapıyoruz. Zaten hayat yavaş, otelde kahvaltı 09:00’da başlıyor.. Otelin içinde mandalin/limon bahçesi olduğundan bahsetmiştim. Kahvaltı da bu yüzden turunçgil ağırlıklı.. Reçeller bahçeden.. Bir de Suzie muhteşem bir kek yapmış. İçinde portakallı bir sos, üzerinde de portakal dilimleri var.. Of..
Yavaaş yavaş hazırlanıp çıkıyoruz. Kambos’un müzesi olan Citrus Museum’a gidiyoruz. Beklentimizi karşılamıyor. Bahçede dolanıp çıkıyoruz. Aslında biz mi gezemedik bilmiyorum. İçeride bir de cafe var. Keyif yapmak için güzel bir yer. Ağaç altında, serin. Biz yeni kahvaltıdan kalktığımız için tercih etmiyoruz.
Bugünkü hedefimiz Sakız Adası manastırları ve adanın kuzeyi. Aslında Nagos Beach’i çok duyduk güzel diye ama oraya gidecek vaktimiz kalmıyor ne yazık ki. Kahvaltıyı ve yemekleri biraz kısa tutarak plana sıkıştırılabilir ama biraz daha keyif ağırlıklı ve düşük tempolu geziyoruz.
Adanın en turistik yerlerinden biri Nea Moni manastırı. Baya tırmanılarak gidiliyor. Biz bir yerde yolumuzu şaşırıp daha ufak Aziz Markou manastırında buluyoruz kendimizi. Aslında kaybolmamız iyi oluyor. Enteresan bir manastır çünkü. İn cin top oynuyor. Kapıdaki zili çalıyoruz, yaşlı bir teyze açıyor. İçeride bir de asker var. Teyze kapıda bize etek giydirip şal veriyor. Bende şort var diye sadece beni giydirecek sandım ama annelerde pantolon olmasına rağmen onlara da etek veriyor. Demek ki racon böyleymiş. Bir ara anvelop eteğim biraz yırtmaçlanıyor, teyze hemen gelip eteğimi kapatıyor J Asker ise bize hiç bakmıyor, hep başı önüne eğik.. Garip bir yerdi anlayacağınız. Manastır çok ufak. İçeride bir mezar var Markos’a ait.. Baya kutsal bir yer heralde.. 4 İncil’den biri olan Markos’la alakalı olabilir. Çıkışta ikram edilen lokumları hüpletip ayrılıyoruz.
|
|
İçeride fotoğraf çekmek yasaktı. Dış fotoğrafla yetiniyoruz…. |