Manaus‘un nemli ve aşırı sıcak havası ile mücadele ettiğimiz günlerin sonunda kendimizi Brezilya’nın sahil şehirlerinden birine, Fortaleza’ya giden bir uçağın içinde buluyoruz. Fortaleza’da hava müthiş!! Gündüzleri 29-30 derece, geceleri 24-25. Üstelik hava 12 ay boyunca böyleymiş!! Cennet bu olsa gerek diyoruz ama bir sorun var. Şehir ekvator çizgisine çok yakın olduğu için hemen hemen bütün yıl gece-gündüz süresi eşit. Hava 18:00 gibi kararıyor. Yani mesaili çalışan insanlar iş çıkışı deniz keyfi yapamıyorlar pek.
Fortaleza’da yapılacak pek bir şey yok aslında. Biz neden Fortaleza’ya gittik, onu da bilmiyorum. Muhtemelen en ucuz uçak biletini oraya bulduk ve attık kendimizi sahillere.
Fortaleza’da CS‘ten bulduğumuz ev sahiplerimiz lezbiyen bir çiftti ve birlikte bebek sahibi olmak için başvuruda bulunuyorlardı. Son derece eğlenceli insanlardı. Biraz aşk hikayelerinden bahsedeyim, bana hep çok etkileyici gelmiştir. Ev sahiplerimizden biri Peru asıllı bir Amerikalı, diğeri ise Brezilyalı. Peru’lu olan Fortaleza’da doktora yapmış. Doktorası bittiğinde ülkesine dönmeden bir gün önce veda partisi yapmışlar. Parti bitmiş, mekandan çıkmışlar ve karşısında bu Brezilyalı kızı görmüş. İkisi de birbirine bakıp sonra da öpüşmeye başlamışlar. Hikaye böyle başlamış ve Amerikalı olanın uçak biletini yakıp Fortaleza’da yaşamaya karar vermesi ile devam etmiş.
Biz de Fortaleza’da vaktimizi bol bol yiyerek, denize girerek ve hindistan cevizi suyu içere geçirdik.
Fortaleza’da yemekler
Şehirde “hairy crab” adı verilen tüylü bir çeşit yengecin yemeği oldukça meşhur. Hatta öyle ki her Perşembe ve Cumartesi insanlar bu yengeçten yapan restoranlara akın ediyorlar. Gündüzleri plaj hizmeti veren mekanlar gece restorana dönüşüp delice yengeç servisi yapıyor. Yemesi de çok keyifli hüp hüp içinize çekerek yiyorsunuz. 2010 yılında yengeçlerin tanesi 3 real’di. Şimdi kim bilir ne kadardır?
Biz hostlarımızla bir gün gidip yengece bayılınca denize girmeye gittiğimizde de bol bol yengeç yemeye devam ettik.
Yemeklerle devam edersek, Fortaleza’da denediğimiz değişik bir lezzet vatoz oldu. Güveçte pişirmişler. Yumuşacık bir eti vardı.
Şehirde yengeç çılgınlığına ek olarak bir de karides çılgınlığı var. Balık pazarından kilolarca karides alıyorsunuz, kişi başı 500 gr gibi düşünün. Sonra karşısındaki restoranlarda pişirtiyorsunuz. Mekanlar plastik masa ve sandalyelerle dolu. Sadece karides yapıyorlar. Gece sonunda tüm masalarda karides kabuğu dağları oluyor. Tabi fiyatlar yine Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar düşüktü.
Fortaleza Plajları
Brezilya plajları çok fazla hırsızlık olayının yaşandığı yerler ne yazık ki. Hatta diyorlar ki, terliğinizin tekini bıraksanız, o tek terlik bile çalınırmış. Durum böyle olunca mekan sahipleri de boş durmamış. Plajdaki mekanlardan birine gidip masa seçiyorsunuz. Şemsiyenize bağlı bir metal kutu var. Denize girerken bütün eşyalarınızı oraya bırakıp kitliyorsunuz. Anahtar da kolunuza takabileceğiniz bir aparata bağlı. Gözünüz arkada kalmadan rahat rahat yüzüyorsunuz.
Hoşumuza giden bir başka şey de bira servisiydi. Brezilyalılar birayı gerçekten çok seviyorlar ve çok tüketiyorlar. Adamlar tek tek sipariş yetiştirmeye uğraşmıyorlar. Siz masaya yerleşince içinde bira, kola vs olan kocaman bir cooler koyuyorlar yanınıza. Ordan içmeye başlıyorsunuz. Şişeleri de boşaldıkça masanızın altına kuma atıyorsunuz. Hesabı almaya geldiklerinde şişeleri sayıp ödemeyi alıyorlar. Kimse de ulen bizim şişeleri kuma gömmesinler sakın, diye düşünmüyor.
Kuma gömmek demişken… Plaja gittiğimiz bir gün hava kararmaya başlıyor. Murat ve ben güneş batışını izlemek istiyoruz ama ev sahiplerimiz telaşla gitmemiz gerektiğini söylüyorlar. Plaj hava karardıktan sonra tehlikeli bir yer olurmuş. Yaw arkadaş, ne pimpiriklisiniz, diye düşünüyoruz tabi biz hemen. Sonra diyorlar ki, bir önceki hafta plajda Polonyalı bir çifti hırsızlık için öldürüp kuma gömmüşler!!!! Bunu duyunca daha fazla itiraz etmeyip evin yolunu tuttuk tabi 🙂
Fortaleza günlerimiz Bolivya-Peru ve Amazonlar’ın zorlu günlerinden sonra tam bir tatil oluyor bize. Bir kaç gün kalmak da yetiyor. Yeteri kadar hindistan cevizi içtiğimize de karar verdikten sonra güneye doğru harekete geçiyoruz.
Not: Yazı 2010 yılında geçmekte ?