Mendoza Günleri
DİKKAT: Bu yazıyı aç karınla okumak bünyeye zararlıdır!! Hiç beklemediğimiz bir şekilde Mendoza bizim yemek başkentimiz haline geliyor. 3-4 gün kalırız diye geldiğimiz bu şehirde 10 gün kalıyoruz. Vaktimizin çoğu da yemek yiyerek, şarap içerek geçiyor. Burada Gabriel’in evinde kalıyoruz. Gabriel 3 arkadaşı ile birlikte kocaman bir evde kalıyor. Salonu da biz işgal ediyoruz.
İlk yemek maceramız Gabriel’in daveti üzerine onun işyerinde gelişiyor. Arjantin’in bağımsızlığının 200. Yılına denk geliyoruz. Bu yüzden 2 günlük resmi tatil ilan edilmiş. Gabriel’in işyerinde de bunu kutluyorlar. Aslında her hafta bir yemek yaparlarmış ama bu seferki Arjantin bayraklarının, mavi-beyaz süslemelerin altında gerçekleşiyor. “Carne a la olla” yapmışlar. Kazanda pişen soslu et. O kadar beğeniyoruz ki tabak tabak yiyoruz. Zaten herkes çılgınca yiyor. Birinci, ikinci, üçüncü servis derken kadınlar bile dördüncü tabaklarını yiyorlar. En son herkes yemeyi bırakıyor bir tek Murat devam ediyor 🙂 Aslında kibarlık yapıp doydum diyor ama yanımızdaki amca ısrar edince MECBUREN bir tabak daha yiyor. Gabriel’in işyeri eski tren istasyonunda. Arjantin’de oldukça geniş bir demiryolu ağı varken demiryolları işletmelerini durdurmuşlar. Yeni hükümetle demiryollarının –en azından bir kısmının- yeniden açılmasını planlıyorlarmış.