Temmuz 2010
Puno Titicaca Gölü üzerinde yer alıyor. Gölün bir kısmı Peru, bir kısmı Bolivya’ya ait. Bolivya’daki Copacabana günlerimiz bitiyor, Peru’daki Puno günlerimiz başlıyor.
Welcome to Peru!
Peru’da şansımız yaver gidiyor ve CS’den kalacak bir host buluyoruz. Hostumuz inanılmaz biri. Bir kızılderili. Kızılderili olduğuna dair belgeler asılı evin duvarlarında. Bir de bol bol İsa figürü. Evin girişi ise dev kaktüslerle dolu. Evi kötü ruhlardan koruyormuş.
Ev sahibimiz iki işte birden çalışıyor ve günlük kazancı toplam 3 $’ı ancak buluyor. Evin elektriği ve suyu belli saatlerde veriliyor. Buna rağmen evinin kapılarını gezginlere açmış, yardımcı oluyor. Gerçekten Couch Surfing sayesinde çok ilginç hayatlar, çok hoş insanlar çıkıyor karşımıza.
Aylardır süren Güney Amerika gezimizin en kötü belki de tek kötü yemeğini yiyoruz Puno’da. Aşağıdaki balık. Zaten kötü olan bir balığı haşlayarak pişirmişler, daha beter bir hal almış. İlk defa yiyemeden bir yemeği bırakıyoruz.
Neyse ki bu durumu Mercado’daki muhteşem meyve suları ile telafi edebiliyoruz. Bardağa dikkat!
Güney Amerika seyahatimizde başka ülkelerde de denk geldiğimiz gibi Peru’da da bağımsızlık kutlamalarına denk geliyoruz. Kutlamalar askeri bir havada seyrediyor. Asker geçişleri, üniformalı öğrencilerin marşlar eşliğinde yürüyüşü, asker üniforması giydirilmiş minik çocuklar. İzleyici kitle meydanı doldurmuş.
Peru’ya gelmemizle birlikte ulaşım değişiyor. Şehir aşağıdaki tuk tuk benzeri minik motorlarla doluyor.
Şehrin her yerinde Inca Kola satılıyor. Milli içecek olmuş artık. 1930’larda üretilmeye başlanmış, hala halkın favorisi. Şimdilerde hisselerinin çoğu Coca Cola Company’e ait.
Puno’da ve daha sonra Peru’nun türlü yerlerinde bol bol kumarhane buluyoruz. Genellikle kollu makinalar var. İşin enteresan kısmı halk fakir ve içerisi tıklım tıklım insan dolu. Tabi bu doluluğun bir sebebi de kumarhanelerde ücretsiz tavuk-pilav servisi yapılması. Benim tok bir anıma denk geliyor, pilav istemediğimi söylüyorum ve garsonlar bu durumu çok garipsiyor.
Puno’nun Yüzen Adaları
Gelelim Puno’nun önemine. Burada Uru adı verilen bir etnik grup yaşıyor. İnka zamanından bile öncenin insanları. İnkalar gelip karayı işgal edince onlar da kendilerine göl üzerinde yer buluyorlar ve bir çeşit sazdan yaptıkları yüzen adalarda yaşamaya başlıyorlar. Adadaki her şey evler, yataklar, koltuklar vs aynı sazdan yapılmış. Hatta adalara gitmek için kullanılan tekneler bile.
Adalar üzerinde yürürken dikkatli olmak gerekiyor. Suya düşebileceğiniz boşluklar var. Neyse ki adanın sahipleri önceden sakat yerlerle ilgili bizi uyarıyorlar.
Adalardan birinde aşağıdaki gözlem kulesi var. Gelebilecek tehlikeleri gözlemlemek için kullanıyorlarmış.
Kadınlar yine çok hoş, yine çok renkli ve bol kahkahalı…
Günü Uros’ta tamamlıyoruz. Puno’yu da biraz hızlı geçiyoruz ama artık Peru’nun içlerine doğru ilerleme zamanı… Gittikçe Machu Picchu’ya yaklaşıyoruz…
Gülen