Kuala Lumpur farklı ırkları bünyesinde barındırdığı için delice zengin bir mutfağa da sahip. Öncelikle şunu söylemeliyim ki yemekler süper sağlıklı değil. Genellikle hamurişi ve kızartmalar var. Bir de bolca MSG (mono sodium glutomat) kullanıyorlar ki bu beyin hücrelerimiz için istemediğimiz bir şey. Sofradaki tuzların bile çoğu MSG içeriyor. Yemekler sanki kötüymüş gibi bir girizgah oldu ama lezzetine gelince oooof of dedirtecek kadar güzel….
Restoranları bir kaç gruba ayırabiliriz. En yaygın olanlar Müslüman Hintliler’in “Mamak” adı verilen restoranları ve Çin restoranları. Aşağıda resimlerini görecekleriniz bu restoranların örnekleri.
Mamaklarda helal yemek satıldığı için Malaylar tarafından da çok tercih ediliyor. Şehrin her yerinde, adım başı bunlardan birine denk gelebilirsiniz.
Katmer, gözleme, krep tarzı yiyecekleri sayesinde kahvaltı için genellikle buraları tercih ediyoruz. Fiyat performans oranında delice başarili. Sade gözleme de diyebileceğimiz roti canai yaklaşık 75 kuruş! Tadı muh-te-şem… Katmer gibi. Delice yağlı ve delice güzel. Yanında dal (mercimek) ve curry ile servis ediliyor. Bana bana yiyorsunuz.
Onun dışında sebze yemekleri, tavuk, balık ne ararsanız bulabilirsiniz.
Yerel halk genelde elleriyle yemek yediği için bu restoranların ortasında bir yerlerde mutlaka lavabo oluyor. Ayrıca çogu 24 saat açık ve akşamları tıklım tıklım oluyor. Televizyonda da ya İngiltere liginden bir maç ya da kadın Amerikan güreşi maci oluyor! :))
Gelelim Çin restoranlarına..
En az mamaklar kadar da Çin restoranı var. Daha çok çeşit yemek ve bol deniz ürünü isterseniz Çin restoranları birebir. Hangisine gitsek muhteşem yemekler yedik. Beni tek zorlayan “sambal” adını verdikleri, karides ezmesi ile hazırladıkları sos. Onun dışında her şey mükemmel denebilir. Ayrıca içki servisi de var.
Yemek için en ünlü caddelerinden biri olan Jalan Alor’da yan yana bir sürü Çin lokantası bulabilirsiniz.
Gittiğimiz yerlerden birinde kurbağa denedik. Canlı kurbağaları bir akvaryumda tutuyorlar, sipariş gelince soteleniyor. Tadı iyi bir tavuk gibi.
Bir de hawker stall ya da kopitiam diye geçen yerler var. Bunlar bir çok farklı tezgahın bir arada yer aldığı restoranlar. İçecek servisi yapan merkezi bir yer var. İçecek siparişinizi verdikten sonra dilediğiniz tezgahtan yemek alabiliyorsunuz.
Kahvaltılari “mamak”ta, akşam yemeğini Çin restoranında yerseniz güzel bir denge yakalanabilir.
Malay restoranı yok mu derseniz, var aslında ama diğerleri kadar yaygın değil. Malay restoranında yediğimiz en eğlenceli yemek renkli pilav topları oldu 🙂
Bir de Malezya’nın olmazsa olmaz meyvesi durian var. Otellere, metrolara girmesi yasak olan bu gariban meyve oldukça kötü kokuyor. Biz bir kere denedik. Cıvık bir yapısı var. Temizleyip veriyorlar, elinizde eldivenlerle vıcık vıcık yiyorsunuz. Tadı biraz soğanı andırıyor.. Böreği yapılsa yeridir.. Bazı kişiler tarafından abartıldığı gibi iğğğğraaaaanç bir tadı yok ama güzel olduğunu da söyleyemeyeceğim. Denemeye değer…
Ah bir de hindistancevizleri… Akşama kadar bitecek bu topcuklar…
Peki ya Kuala Lumpur’da alkol ve gece hayatı? Malezya’da alkollü içecek üretilmiyor. Tamamı ithal ediliyor. Aradığınız hemen hemen her içkiyi bulmak mümkün ama fiyatlar Türkiye’nin bile üzerinde. Bakkallar, marketler içki satıyor. Tabi Malaylar’ın ve Müslümanlar’ın alması yasak.
Barlar bizim gözlemlediğimiz kadarıyla belli alanlara toplanmış. Oldukça cozy yerler var. Barların bir kısmı Ankara’yı aratmıyor. (Ankara ile karşılaştırmamın sebebi bence Türkiye’de en iyi mekanların Ankara’da olması)
Örneğin gittiğimiz barlardan birinin adı Roulette’ti. İçeriyi rulet masası gibi dekore etmişler. 2 bira alana 3. bedava. Bedava bira için kumarhane chipi veriyor. İçkiyi chiple ödeyince faturaya yansımıyor.
Bara gittiğimiz gece masamızda 2 Çinli, 1 Hintli, 2 Türk, yan masada bir grup Thai, sahnede Filipinolar.. Herkesin yüzü gülüyor…
Gülen