Malezya’nın tüm tanıtım filmlerinde sloganı “Malaysia, truly Asia”. Kuala Lumpur’daki (orada yaşayanların hepsine göre KL) günlerimiz gerçekten de Malezya’nın bir Asya karması olduğunu gösterdi. Aslında önce biraz demografik bilgileri vererek Malezya’yı anlatmak lazım.
Ülkenin %50’si Malay, %23’ü Çinli, %12’si yerli, %7’si Hintli ve kalanı da diğer ırklardan oluşuyor. Ülke İslam devleti ama yine de herkes huzurlu bir şekilde dinini yaşıyor. Müslümanların bazı ayrıcalıkları var tabi ama günlük hayatta herkes eşit görünüyor.
Bu renkli karma sokaklara da yansıyor, Hint işi kumaşlar satan dükkanlar, başörtüs satan Malay dükkanları ve her çeşit ürün bulabileceğiniz Chinatown sokakları.
Kuala Lumpur’da 3 ayrı evde kaldık. Bu 3 ev de çeşitli ırklardan insanları tanımamıza yardımcı oldu. İlk günümüzde Malay Iza’nın evinde, Müslüman mahallesinde kaldık. Bize ülkenin kültürünü anlattı bol bol.
Sonra İngiliz Peter ve Malay kuzeni Jay ile kaldık. Bu sefer bir condo’da keyif yaptık. Emekli Avrrupalıların KL’e yerleşmesinin inceliklerini öğrendik.
Son olarak da Hintli Rengo ile kaldık. Hatta bir gece Çinli arkadaşlarıyla birlikte içmeye gittik.
Kuala Lumpur’da yapılacak çok şey var ama bir yandan da Malezya’nın diğer köşeleri o kadar güzel ki Kuala Lumpur’da çok vakit harcamaya gerek yok. Biz fazlaca yavaş gezdiğimiz için 10 gün kadar kaldık o ayrı…
Peki KL’de nereler gezilir? Öncelikle şunu söylemeliyim. Şehirde ulaşım o kadar kolay ve rahat ki her yer rahat rahat gezilebiliyor. İş çıkış saatlerinde metroya binebilmek için bir kaç trenin geçmesini beklemeniz gerekebiliyor ama trenlerin sıklığı ve ağın genişliği oldukça güzel. Kuala Lumpur, çamur halici demek. Eskiden burada sadece teneke işinde çalışanların derme çatma evleri varmış, şehir çamurla doluymuş. O halden gökdelenlerle dolu bir şehre dönüşmüş.
Malezya tarihini öğrenmek için City Gallery’e gidilebilir. Hatta şiddetle tavsiye ettiğimiz bir yer. Giriş 5RM. İçeride gezdikten sonra bu 5RM’yi cafesinde veya hediyelik eşya dükkanında harcayabiliyorsunuz. Sonuçta bedava gezmiş oluyorsunuz.
Galerinin bir kısmında batik atölyesi var. Batik Malezya’da oldukça önemli ve ünlü.
Üst katında da şehrin dev maketi var ve bu maketi ışıklandırarak 2030 yılı planları anlatılıyor. 10-15dklık bir şov ama muhteşem. Belediyelerin gelecek planlarını tanıtmalarında örnek almaları gereken bir uygulama.
City gallery’nin karşısında şehrin en önemli ve ünlü iki binası var. Biri aşağıdaki Sultan Abdul Samad binası. Turist info bu binanın altında yer alıyor. Oldukça güzel broşürleri var. Malezya’nın her köşesi hakkında buradan bilgi alınabilir.
Diğeri de Masjid Jamek. Etrafında inşaat vardı ve tam namaz saatiydi o yüzden içini gezemedik. Namaz saatlerinde 3 saat kadar camiler (masjidler) turistlere kapanıyor. Daha sonra Müslüman olduğumuzu söyleyip girebildik ama ikna etmek gerekiyor. 😉
Şehrin her yanına yayılmış Hint tapınakları, Çin tapınakları ve camiler var. Herkes dinini rahatça yaşayabiliyor. Ezan bizdeki gibi hoparlörle yayınlanıyor. Tek farkı çok uzun sürmesi! Namaz kıldırırken de şehre yayın devam ediyor.
Bir dolu tapınak ve cami var. Tapınakların bir kaç tanesine gittik, ayinlerini, dualarını görmek bizim için oldukça değişik bir tecrübe oldu. Camilerden de Masjid Negara’yı gezdik. Tam namaz vakti civarıydı o yüzden turistlere kapalıydı. Türkiye’den geldiğimizi, Müslüman olduğumuzu söyledik. Şortlu hallerimizle pek inandırıcı gelmedik görevlilere, bizi sınava soktular. “Selamun aleykum” “Aleykum selam” kısmını atlatınca girmemize izin verdiler. Bana uzun bir elbise ve başörtüsü verdiler. Murat şortla girebileceğini düşünüyordu ama yanıldı. Üstelik bir de görevlinin dırdırına maruz kaldı. Ona da bacaklarına saracağı bir örtü verdiler, o şekilde içeriye girebildik.
Camide namaz öncesinde yemek servisi yapılıyordu. Sanıyorum ki bir çeşit hayırdı.
Caminin etrafındaki havuzlar ve suslemeler çok güzel perspektif fotoğraflarının çekilmesini sağlıyor.
Camide kadınlar için ayrı bir bölme var ama çok kalabalık olduğu için arka saflarda da kadınlar namaz kılıyor.
Bir tane de kiliseye denk geldik, devamı da vardır eminim.
Din işlerini bitirip dünya işlerine aniden dalayım. Alışveriş için pek çok seçenek mevcut. Central Market bizim Kapalı Çarşı gibi bir çok hediyelik eşya bulabileceğiniz bir yer. Giriş yaptığımız kapının tam karşısında aşağıdaki dükkanı bulduk, sahibi Türk. Ağırlıklı olarak çini satılıyordu. Zaten çini oldukça meşhur burada. Hediyelik eşya dükkanlarında bol bol var. Hepsi de “Made in Turkey”.
Chinatown’daki Jalan Petaling da istediğiniz hemen hemen her şeyi bulabileceğiniz bir yer. Ucuz spor ayakkabılar, gözlükler, kıyafetler, çantalar vs. Pazarlık yapmak şart. Yarı fiyatına alabilirsiniz herşeyi. Central Market da bu civarda.
Biz Kuala Lumpur’dayken Hintlerin en önemli bayramı Deepavali için hazırlıklar başlamıştı. Hint mahallelerinin her yerinde renk renk çiçekler, süslemeler satılıyordu. Hint mahallesi görmek için de Brickfields’taki Little India’ya gidebilirsiniz. Brickfields denmesinin sebebi Hintlilerin buraya geldiğinde tuğla yapma işinde çalışmalarıymış. Malum şehri barakalardan binalarla dolu bir hale getirmiş İngilizler. Malezya pek çok ülke tarafından işgal edilmiş. Japonya, Portekiz ve İngiltere. Uzun yıllar İngiliz sömürgesi olarak yaşamışlar. 1957’de bağımsızlıklarına kavuşmuşlar.
Little India sokakları rengarenk…
Ve sıra geldi KL’de en eğlendiğimiz yere. KL Bird Park. Dev bir alanı (yaklaşık 8-9 hektar) fileyle kapatıp burayı kuş parkı yapmışlar. Girişi 50RM. Oldukça pahalı ama saatler geçirebilirsiniz orada, o paraya değer. Girişte kuşlarla aile fotoğrafı çektirebiliyorsunuz. Kucağımdaki kuşu tanıştırayım, hornbill. Malezya’nın gururu. 5RM’lik banknotların üzerinde resmi var.
Kuşları sütle ve çekirdekle besleyebiliyorsunuz.
Bird Park’tan çıktığımızda Malezya’daki ilk maymunlarımızla tanışıyoruz. Sürekli açlar ve yemek istiyorlar. KL’de mahallelerde bile çöp karıştıran maymunlarla karşılaşmak mümkün.
Ve sıra geldi Kuala Lumpur’un simgesi Petronas Kuleleri’ne. Kuleleri etraftaki gökdelenlerdeki barlardan görüntüleyebilirsiniz. Veya arkadaki parka gidebilirsiniz. Her akşam 19:00’dan sonra kulelerin arkasındaki havuzlarda müzikli lazer şovu yapılıyor. Bedava izleyebilirsiniz. Kulelerin içinde Suria KLCC diye geçen bir alışveriş merkezi var. Uluslararası markaları bulabilirsiniz. 4. katta (asansörle değil, yürüyen merdivenle çıkarsanız) food court var. Burada ucuza güzel yemek yiyebilirsiniz.
Biz oradayken Karşıyaka’nın Euroleague maçı vardı. Ona da başarı dileklerimizi gönderdik. Gece maçı izlemek için baya bir çaba sarfettik ama hızlı bir internet bulmak çok zor oldu, bulunca da yayın bulamadık, periscope ile idare ettik 🙂
Peter’ların evinde kalırken tam karşımızda Petronas Tower vardı ama ne yazık ki bırakın fotoğraflamayı, kuleleri göremedik bile. Endonezya’da yakılan ormanların dumanı tüm şehri kaplıyor. Bazı günler nefes almak bile çok zor oluyordu.
Kuala Lumpur’a gidip de görülmeden gelinmemesi gereken bir yer Batu Caves. Kommuter Train ile gidilebiliyor. Mağara içinde bir Hint tapınağı var. Thaipusam festivali zamanında 1.2 milyon Hintli buraya geliyormuş. Adaklarının sonucu olarak üzerlerine şişler geçirip ağırlıklar asıyorlar, başlarının üstünde 20kg yük taşıyorlarmış vs vs. Şubat ayında olduğu için denk gelemedik.
Tapınak etrafı maymunlarla dolu. Yanınızda poşet taşımamakta fayda var.
272 basamak tırmanıp tapınağa ulaşmak mümkün.
Kuala Lumpur tam bir büyük şehir ama küçük bir yerinde minicik bir yağmur ormanı bırakmışlar. Orada bir tur yaptık ama 30 derece sıcak ve deli nemde trekking yapmak o kadar zor ki, terden sırılsıklam olduk.
Kuala Lumpur’da yapılacak çok şey olsa da, çok çeşitli insan olsa da gerçek Malezya’yı görmek için biraz KL’den açılmak lazım. Biz de öyle yaptık 🙂
Son olarak Kuala Lumpur ile ilgili bir taktik vereyim. KLIA havaalanına indiyseniz şehre KLIA Ekspres veya KLIA transit trenleri ile gelebiliyorsunuz. Tren 35 RM. Eğer Putrajaya’da inip gişelerden çıkıp tekrar girerseniz ve bir sonraki trene binerseniz toplam maliyet 15-16RM oluyor :)) Vaktiniz varsa denenebilir.
Gülen
O kuşlar, o tapınak, o yağmur ormanı… bu kadar mı güzel olurlar ama 🙂