Tayland’a gelmeden önce gözümün önünde hep aynı fotoğraf vardı. Bembeyaz muhteşem bir tapınak. İşte o tapınak Chiang Rai’de ve biz bu yüzden Chiang Rai’ye gidiyoruz.
Pai’den Chiang Rai’ye gitmek çok da kolay değil. Önce bol virajlı Pai-Chiang Mai yolunu gidiyorsunuz. Sonra otobüs değiştirip Chiang Mai – Chiang Rai arasını gidiyorsunuz. Chiang Rai’ye vardığınızda otobüs gece pazarının ortasına dalıyor ve oradaki minik garajda indiriyor. Hosteller hep yürüme mesafesinde.
Aslında Chiang Rai’de CS’ten bir host buluyoruz ama geç saatte şehire vardığımız için geceyi merkezde hostelde geçirelim diyoruz ve Mercy Hostel’de kalıyoruz. Yeni bir yer, oldukça temiz ve düzenli.
Eşyaları hostele, kendimizi gece pazarına atıyoruz. Gece pazarının ortasında sarı sandalyelerle dolu kocaman bir alan var. Etrafı farklı yemek tezgahlarıyla dolu. Genelde kızartmalar, deniz ürünleri ve hotpotlar var. Hemen jumbo jumbo karides ızgaralara yumuluyoruz. Fiyatlar yine Türkiye’ye oranla çok komik.
Sahnede müzik ve dans gösterileri oluyor bütün gece. Daha sonraki gidişlerimizden birinde trans birinin şovu vardı, milleti kırdı geçirdi, tabi biz bir şey anlamadık. 🙂
Ertesi gün hostumuzun evine gittik. 3 öğrenci ve bir pitbull birlikte kalıyorlar. Odaları paylaşmışlar, misafirlere de salondaki çadırı ayırmışlar. En enteresan CS deneyimlerimizden biri oldu. Hostlarımızın isimleri Mai, Miu ve Biu 🙂
Ev üniversitenin yakınında ve üniversiteye toplu taşıma ile ulaşım 18:00’de bitiyor. O yüzden biz de günü yakınlardaki bir cafede blog üzerinde çalışarak geçiriyoruz. Burada enteresan bir yeşil çay içiyorum. İksir gibi.
Akşam kaldığımız yerin yakınında gece pazarı kuruluyor. Ev sahiplerimizle birlikte pazarda buluşuyoruz. Bizden başka turist yok ve pazar tıklım tıklım. Her gece kurulan bir pazarın her gece bu kadar kalabalık olması ancak Tayland’da görülebilecek bir şey. Pazardaki tezgahlarda bol bol böcek bulmak mümkün. Çerez niyetine yiyorlar.
Eve dönerken hindistancevizini top gibi soyan bir satıcı görüyoruz. Beyaz yerini tamamen kabuktan ayırıyor. Resmen sanat. Suyunu içtikten sonra kütür yiyorsunuz.
Akşamı evde, pazardan aldıklarımızı yiyip sohbet ederek geçiriyoruz ve ertesi gün evden ayrılıyoruz tekrar merkezde bir hostelde kalmak için.
Artık uzun süredir beklediğimiz beyaz tapınağı görmenin vakti. En kolay yol motor kiralayıp gitmek. Biz de 2 günlüğüne motor kiralayıp bir kaç yere daha uğramaya karar veriyoruz.
İşte karşınızda beyaz tapınak, Wat Rong Khun. Pırıl pırıl, bembeyaz. Bir de minik ayna parçaları ile süslemişler, güneş vurunca muhteşem oluyor.
Tapınağın içinde duvarlar enteresan resimlerle kaplanmış. Resimler cennet ve cehennemi temsil ediyormuş. Cehennem kısmında günümüzden bir çok figürü görmek mümkün. Michael Jackson, Matrix, Avatar hatta Darth Vader ve Yoda da burada kendine yer bulmuş. İçeride fotoğraf çekmek aslında yasak ama dayanamayıp gizliden bir fotoğraf çekiyorum.
Tapınağın bahçesinde de pek çok şeytani figür ve kurukafa yer alıyor.
Aynı mimar bir de şehir merkezindeki saat kulesini yapmış.
Akşam dönerken güzel bir yemek yiyelim diyoruz. Lokallerin tercih ettiği bir yer buluyoruz yine. Spesiyalleri ızgara domuz. Bolca yeşillikle servis ediyorlar. Restoranın ismini yazayım dedim ama ne yazık ki Thai alfabesi olunca yazmak mümkün olmadı 🙂
Ertesi gün motorumuzu kırsala doğru sürüyoruz. İlk durağımız Chiang Rai Beach. Aslında amacımız buraya gelmek değildi, nehir kenarından tatlı tatlı gidelim derken kendimizi burada buluyoruz. Nehir kenarı sıra sıra bungalowlu restoranlarla dolu.
Arada çay tarlalarından geçiyoruz. Cameron Highlands’tekiler kadar güzel değiller, ağaçlar daha koyu yeşil. Muhtemelen mevsim farkından dolayı renkleri değişiktir.
Çay tarlalarından sonra ananas tarlaları çıkıyor karşımıza. Ananasın yerde yetiştiğini ilk Brezilya’da görüp şaşırmıştık. Nedense hep ananas palmiye gibi bir ağaçta yetişiyor diye düşünürdüm.
Arada yolumuz üzerindeki bir şelaleye uğramayı da ihmal etmiyoruz. Ne yazık ki şelalenin adını hatırlamıyorum. Güneydoğu Asya seyahatimiz süresince insanı bayacak kadar şelale ve mağara görüyoruz.
Sonra Lum Nam Kok National Park’a uğruyoruz. Burada sıcak su kaynakları var. Yanımızda mayolarımız olmadığı için grmiyoruz ama parkta bir yürüyüş yapıyoruz. Bu arada hemen yakınımızda bir eleman bir yılan yakalıyor. Yılanı öldürüp motoruna atıp gidiyor!!
Motor kiralayınca aslında görülmesi önerilen turistik yerlerden daha çok yolun kendisi ve yolda karşılaştıklarımız keyif veriyor. Motorla geçtiğimiz aşağıdaki tahta köprü gibi. Köprü geçişinde risk almıyoruz ve ben yürüyorum, Murat arkadan motorla geliyor. Yoldaki tek sürpriz bu değil tabi. Stabilize yollar, çukurlar, yolumuza çıkan inekler ve FİLLER!! Filler ne yazık ki doğal ortamlarında çıkmıyorlar karşımıza, üstlerinde sepetlerle turist taşıyorlar.
Chiang Rai motor turumuzda son durağımız Buddha Cave. Mağaranın içinde minik minik Buddhalar var. Bir de nehir kenarında kocaman heykel yapmışlar. Bense mağaradan ve dev Buddha’dan daha çok bahçedeki ağaçlara vuran güneşi beğeniyorum. Ağaçlar üzerindeki kumaşlarla ve sızan güneş ışığıyla oldukça masalsı bir hal almış.

Günü yine güzel bir yemekle bitirelim diyoruz. Bu sefer göl kenarında bir deniz ürünleri restoranındayız. Minik minik kızarmış karidesler, tom yam çorbası ve som tam (papaya salatası) yiyoruz. Bazen menü üzerinden anlaşmak zor oluyor. Böyle zamanlarda foursquare’den istediğim yemeğin resmini bulup gösteriyorum. Aaaaa oooooo şeklindeki onayla birlikte doğru yemeği yiyebiliyoruz.
Motorun kira sözleşmesi son günümüzde saat 13:00’e kadar olunca yakında bir yer daha görelim istiyoruz ve Wat Huai Pla Kung’a gidiyoruz. 9 katlı tapınak diye de geçiyor. Burada da inşaat devam ediyor. Bitince devasa bir tapınaklar yumağı olacak belli ki. Tapınakta bizi bir de sürpriz bekliyor. Bir çeşit hayır yapmışlar. Noodle soup dağıtıyorlar. Bizim de aç anımıza denk geliyor, karnımızı doyuruyoruz. Şanslı mıyız neyiz…
Tapınaktan dönüp motorumuzu teslim ediyoruz, yeşillikler içindeki Baan Bua Guesthouse’tan ayrılıyoruz. Hedefimiz gece otobüsüyle Khon Kaen’e ulaşmak…
Gülen
Gülencim iyi ki sen yaxmaya üsenmeyen birisin canim kalemin açık olsun
Teşekkürler 🙂
Merhabalar,Tayland’a girmemize az kaldı. Araştırma vakti ve haliyle hooop sizin yazilara daldim. Foursquare demişsiniz yemek fotoları için…restaurantlari da mi foursquare’den seçiyorsunuz?
Verimliyse ben de indireyim… Ne gibi durumlarda kullaniyorsunuz?
Kratie / Kamboçya’dan sevgiler:)
Merhaba 🙂
Foursquare’den restoran seçtiğimiz oluyordu evet, hem yorumlar hem de puanlama oluyor orda.
İyi şanslar, Tayland candır 🙂