Otobüs kliması yüzünden iliklerimize kadar donmuş şekilde Khon Kaen’e vardık. Ne de olsa bir sonraki durağımız yeni bir ülke olacaktı ve benim o ülkedeki ilk haftayı grip olarak geçirmem gerekiyordu. Güneydoğu Asya’ya geldiğimizden beri durum böyle ne yazık ki.

Khon Kaen’e asıl geliş amacımız Laos Vizesi almaktı. Laos çoğu ülke vatandaşına kapıda vize uygulaması yaparken Türkiye vatandaşlarının önceden vize almasını istiyor. Bir kaç yıl önce biz de kapıda vize alarak girebiliyorduk aslında. İşler bir anda değişebiliyor. O yüzden aslında gideceğiniz ülkenin vize uygulamasının güncel halini kontrol etmekte, ezber bilgiyle hareket etmemekte fayda var.

Tayland’da Bangkok’tan veya Khon Kaen’den Laos vizesi alınabiliyor. Bangkok’a tekrar dönmek mantıklı olmadığı için Khon Kaen’i tercih ediyoruz. Bir de zaten İsaan bölgesinde bir şehir görmek de işimize geliyor. Tayland’da hep İsaan yemeklerinin çok güzel olduğu söylenirdi. Yerinde görme şansımız oluyor.

Laos konsolosluğu üniversiteden de geçen otoyol üzerinde. 4 numaralı yeşil songthaewle gidebiliyorsunuz. Konsolosluğa gittiğimizde içeride 1-2 kişi vardı sadece. Orada verdikleri formu doluruyorsunuz, 1 fotoğraf ve 1600thb veriyorsunuz. 10 dk sonra vizeniz hazır. Formda kalacağınız otelin bilgisi isteniyor. O yüzden internetten bir otel adı bulmakta fayda var. Bir de vizeyi alınca mutlaka kontrol edin. Vizeye adımı yazmamışlardı mesela. İki soyadımı yazmışlar sadece. Düzelttirmek zorunda kaldım.

Khon Kaen pek turistik bir yer değil. Bu yüzden hostel veya guesthousetan çok otel var. Ama yine pek turistik olmadığı için ucuza konforlu otel bulmak mümkün. Biz de sokak sokak dolaşarak güzel bir otel buluyoruz. Laos öncesinde dinlenmek için de iyi bir fırsat. Otelde internet de hızlı. Kendimi The Good Wife izlemeye adıyorum. Saatlerce yataktan çıkmadan dizi izliyorum. Aylardır yolda olunca böyle boş geçen günlere ihtiyaç duymamak mümkün değil.

Şehirdeki en büyük gece eğlencesi gece pazarı. Sıra sıra yemek tezgahları… Yemekler daha bir baharatlı sanki. İngilizce bilen neredeyse yok. Siparişlerimizi yanlardaki masalardan göstererek veriyoruz. Tüm Thai yemeklerinin adını öğrenmek mümkün değil. Bir kaç yemeği biliyoruz ama mutfak çok zengin.

Gece pazarı olur da gündüz pazarı olmaz mı hiç?

Jackfruit soyan sevimli teyzeler. Jackfruit de nar gibi. Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane. Dev bir meyve. İçi minik odacıklarla dolu. Temizlenmiş olarak satılıyor hep.

Biz oradayken Bike for Dad etkinliği vardı Tayland Kralı’nın doğumgünü şerefine. Daha önce Bike for Mom diye başka bir tur yapıldığını ve en kalabalık bisiklet organizasyonu olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdiğini duymuştuk. Bike for Dad de inanılmazdı. Biz yarım saat kadar izledik geçişlerini ve aralıksız bisiklet geçti. Sanki şehirdeki herkes bisiklete atlamış da gelmiş. Herkesin üzerinde sarı Bike for Dad tshirtleri… Harika bisikletler gördük bir de; yol bisikletleri, fat bikelar, fixieler… Bir de insanların Kral’ı gerçekten sevdiğini hissedebiliyorsunuz. Ülkenin yönetimindeki kişiye bu kadar sevgi duyabilmek ayrıcalıklı bir şey olsa gerek, biz Türkiye’de bunu pek yaşayamıyoruz…

Laos öncesinde son hot potumuzu da yemeyi ihmal etmiyoruz. Şehirde yapacak çok bir şey yok. Yine yemeye veriyoruz kendimizi. Bu sefer hot pot için gelen çorbanın suyu baya baharatlı. Malzemeler çok lezzetli. Zaten bir restoranda masanın yanında tüp gördün mü dalacaksın oraya… Belli ki hot pot seni bekliyor..

Gece yediklerimizi eritmek üzere sabah koşuya çıkıyoruz göl kenarında. Göl bir parkın içinde yer alıyor. Çevresi 3,5 km. Murat 2 tur koşuyor, ben 1 tur yürüyorum. Etraf spor yapanlarla ve güzel manzaralarla dolu. 

Parkın bir kısmında dinozor heykelleri var. Khon Kaen’in simgesi dinozor. Şehirde yapılan kazılarda dinozor kemiklerine rastlanmış, dinozor müzesinde bunları görmek mümkün.

Sabah yürüyüşünün hediyesi ise aşağıdaki kahveci oluyor. Kahveci eleman sadece haftasonları yarım gün burada kahve satıyormuş. Alışkın olmadığımız bir tarzda kahve hazırlıyor, drip coffee.. Filtredeki kahveye suyu damla damla ekleyerek kahveyi yaptı, daha önce denememistim. Kısa süreli varlığı için çok güzel bir tezgah hazırlamış, telefonunu da hoparlöre bağlayıp sakin sakin müzikler çalıyor, göl kenarında bir sürpriz..

Artık Tayland’dan ayrılıp Laos’a geçmenin vakti.. Yeni ülke, yeni maceralar….

Gülen