Taipei’ye seyahatimiz biraz olaylı başladı. Vardığımız gün felaket bir yağış varmış ve havaalanı alt üst olmuş. Bu da uçağa gelen otobüsten pasaport sırasına hatta şehre giden otobüslere kadar her şeye yansımış. Normalde 1819 numaralı otobüsle şehre ucuz bir şekilde ulaşmak mümkünken taksi kullanmak zorunda kaldık. Uber bile talebe yetişemedi. Bir sürü aksaklık yaşadıktan sonra hostumuz Queenie ve Nemo’larının evine varışımız gece 04:00’ü buldu. Ve o saatte bile sokakta tek başına bisiklet süren kadınlar gördük. Ülke çoooook güvenli.
Etiket arşivi: ASYA
PERHENTIAN ADALARI’NDA DALIŞ
Malezya’ya 2015 Ekim ayında gittiğimizde doğu sahilleri muson mevsiminden fazlasıyla etkilendiği için Perhentian Adaları’na gidememiştik. Hazır tekrar gitmişken Perhentian Adaları da listemizde yerini aldı.
Kota Kinabalu’dan Kota Bharu’ya uçtuk. Havaalanında taksi + gidiş-dönüş feribot biletini kombine şekilde aldık. Taksi için 3 kişiye kadar fiyat değişmiyor. O yüzden havaalanında grup oluşturup taksiye binmek çok mantıklı oluyor.
Perhentian Adaları Perhentian Besar (Büyük Perhentian) ve Perhentian Kecil (Küçük Perhentian) olmak üzere iki adadan oluşuyor. Biz Perhentian Kecil adasına gittik. Kecil biraz daha backpackerlara hitap ediyor ve ucuz konaklama imkanı sunuyor. Besar’da konaklama biraz daha pahalı.
Perhentian Kecil’de Coral Beach plajında kaldık. Bir de yürüyerek ya da tekneyle gidilen Long Beach kısmı var. O taraf biraz daha hareketli. Tekneden inince dolaşıp konaklayacak yer aradık. Biraz da Ramazan olmasının etkisiyle mi bilmiyorum ama çok çok çok sakindi ortalık. Hatta bazı bungalovların görevlilerini bulmak bile zordu. Neredeyse adadaki insan sayısı kadar da monitör kertenkele gördük.
Perhentian Adaları’na gelmemizdeki ana amaç dalış yapmaktı. Dalışlarımızı Anti Gravity Perhentian ile gerçekleştirdik. Bir tane de Koh Lanta da dalış merkezleri var. Perhentian’da sezon bitince Koh Lanta’da başladığı için güzel bir düzen tutturmuşlar. Koh Lanta yazısında bahsettiğim Drunken Sailor adlı şirin ötesi kafe de Anti Gravity’nin sahibi Anand’ın eşiymiş meğer. Dünya küçük….
Günümüz genelde kahvaltı – dalış – atıştırma – dalış – öğle yemeği – dalış – plajda takılma – akşam yemeği ve kapanış şeklinde geçiyordu. 🙂
Ben D’Lagoon, Tanjung Butong, Sugar Wreck ve Vietnamese Wreck’te birer dalış, Temple of The Sea’de 2 dalış yaptım. Murat da benimkilere ek olarak Shark Point, Police Wreck ve Batu Layar’da daldı.
CEBU / FİLİPİNLER
Filipinler’de son durağımız Cebu oldu. Dumaguete’den Cebu’ya gidişimiz mülteci teknesi misali sıkış tepiş oldu biraz. Filipinler’in toplu taşıma araçlarında sıkıştığımız kadar başka yerde sıkışmadık hiç. Filipinolar da mutlu değil bu durumdan. Baksanıza aşağıdaki resimde sırıtan bir tek biz varız, herkes mutsuz. Biz de halimize gülüyoruz zaten.
Cebu’ya daha önce gitmiştik ama gezme kısmını sonraya bırakmıştık. Cebu, Filipinler’in Manila’dan sonraki ikinci büyük şehri. Burada kullanılan dil Cebuano. Manila tarafında kullanılan Tagalaog’da İngilizce kelimelere rastlarken Cebuano’da da İspanyolca esintileri hissediliyor.
Cebu’ya havayolu ile gelince şehre ulaşım için en iyi yol taksi. Tekneyle geldiyseniz jeepneyleri kullanabiliyorsunuz. Jeppneyler burada oldukça organize. Hala deli dolu Amerikan jipleri ama en azından bir numara sistemi var. Ve illa ki bi jeepney’e bindiğinizde gideceğiniz yerle ilgili yardımcı olmaya çalışan ve çok iyi İngilizce konuşan birileri oluyor.
Cebu’da ilk durağımız Santo Nino Bazilikası oldu. 1500’lü yıllardan kalma bu bazilikada Santo Nino’nun yani kutsal çocuğun bir heykeli var. Macellan Filipinler’i Hristiyanlaştırırken bu heykeli o dönemin kraliçesine vermiş. Daha sonra çıkan bir yangında tüm bir köy yanarken bu heykel yangından sapasağlam çıkmış ve kutsal olduğuna inanılmaya başlanmış. İçeride bu olayları anlatan tabloları görmek mümkün. Gittiğimizde deli bir sıra vardı. Biz de meraklandık ve bekledik. O uzuuuun sıra kutsal çocuk heykelini görmek içinmiş. Sırası gelen kutsal çocuk heykelinin konduğu cam küpe dokunuyor, küpü öpüyor ve duasını ediyordu. Fotoğraf çekmek ise yasaktı.
APO ISLAND VE DAUIN’DE DALIŞ / FİLİPİNLER
Filipinler tam bir dalış cenneti. Orada köpekbalığı varmış, şurada kaplumbağalar çok güzelmiş ama buranın da mercanları çok güzelmiş diye araştırma yaparken kendinizi kaybetmek çok olası. Filipinler’e geldiğimizden beri dalmayı istediğimiz bir yer vardı, Apo Island. Mercanlarla, kaplumbağalarla ve binlerce balıkla dolu bir ada.
Apo Island’da dalmak için iki seçeneğiniz var. Ya adadaki bir kaç yerden birinde konaklayacaksınız ya da adanın hemen karşısındaki Dauin’de. Apo Island’daki konaklama yerlerinde günde sadece 3-4 saat elektrik veriyorlar ve suyu yağmur suyundan sağlıyorlar. Bize biraz zorlu geldi. Onun yerine Dauin’de kaldık.
BOHOL VE PANGLAO ADASI / FİLİPİNLER
Bohol Adası Filipinler’in en eğlenceli yeri. Hem gezecek çok yer, görecek çok şey hem de plajlar var.
Bohol’e direkt uçmuyorsanız en kolay ulaşım Cebu’dan sağlanıyor. Bohol’de ulaşmak isteyeceğiniz şehir Tagbilaran olacak. Cebu – Tagbilaran arasında ulaşım sağlayan feribotları kullanabilirsiniz. Feribot çizelgesine buradan ulaşabilirsiniz. Daha ucuz bir yöntem arıyorsanız da Cebu’dan Tubigon’a geçip oradan da otobüs veya minivanle Tagbilaran’a gidebilirsiniz. Biz ikinci seçeneği kullandık. Minivan’de biraz sıkış tepiş oturduk ama Bohol adasının kuzeyini görmüş olduk yolculuk sırasında.
Tagbilaran’da hemen motor kiralayıp Tarsier’leri görmeye gittik. Yaklaşık 10cm büyüklüğündeki bu primatlar pek komik. Sadece geceleri aktifler, gündüz bir dala sarılıp öylece kalıyorlar. Bu yüzden park görevlileri her Sabah ormanlık alanda dolaşıp tarsierlerin yerini tespit ediyor, işaretleme yapıyor bu şekilde de ziyaretçiler doğru rotada gezdiriliyor.