Filipinler tam bir dalış cenneti. Orada köpekbalığı varmış, şurada kaplumbağalar çok güzelmiş ama buranın da mercanları çok güzelmiş diye araştırma yaparken kendinizi kaybetmek çok olası. Filipinler’e geldiğimizden beri dalmayı istediğimiz bir yer vardı, Apo Island. Mercanlarla, kaplumbağalarla ve binlerce balıkla dolu bir ada.

Apo Island’da dalmak için iki seçeneğiniz var. Ya adadaki bir kaç yerden birinde konaklayacaksınız ya da adanın hemen karşısındaki Dauin’de. Apo Island’daki konaklama yerlerinde günde sadece 3-4 saat elektrik veriyorlar ve suyu yağmur suyundan sağlıyorlar. Bize biraz zorlu geldi. Onun yerine Dauin’de kaldık.

Dauin, Dumaguete şehrinin minik bir kasabası. Neredeyse tüm hayat dalış. Dumaguete’ye gitmek için en kolay yol uçmak veya Cebu veya Bohol’den tekne ile geçmek. Tekneden sonra ise sıkı bir pazarlık yaptıktan sonra tuktukla Dauin jeepney’lerinin durağıına gidiyorsunuz. Oradan da sadece 18 peso vererek jeepney’le Dauin’e ulaşabiliyorsunuz.

Dauin’deki konaklamamız bizim için farklı bir tecrübe oldu çünkü bir dive resortta, Liquid Dumaguete‘de kaldık. Tesis tamamen dalış için tasarlanmış.

Zaten sloganları da “ye, uyu, dal, yaşa”.

Liquid Dumaguete bir PADI IDC Dive Center yani PADI eğitmen okulu. Open Water Diver’dan itibaren tüm sertifikaları verebiliyorlar. Dilerseniz Open Water eğitiminin ilk dalışlarını tesisin kendi havuzunda da yapabiliyorsunuz.

Ben de bu fırsattan yararlanıp sertifikamı Advanced Open Water’a yükselttim ve 18 metre engelini aştım. Detaylarını birazdan anlatacağım.

Tesise gelir gelmez hoş geldin içeceği ile karşılandık. Daha odaya yerleşmeden hemen eğitmenim Yuri ile tanıştım. Tesisteki herkes çok sıcakkanlıydı. Konaklama kısmı çok büyük değil, 14 tane bungalovları var. Bunlardan 6 tanesi klimalı, diğerleri fanlı. Biz fanlıda kaldık ve bazı geceler fanı bile açmamız gerekmedi. Geceler keyifle uyunacak kadar serindi. Şansımıza mı denk geldi hep mi öyle bilmiyorum tabi. Bungalovlar basit ama temiz.

Gelelim eğitim ve dalışlara. Bilen bilir, çok kolay bir öğrenci değilim. Dalış sertifikamı 3-4 sene önce alıp çooook uzun süre dalmamıştım. Sonra Tayland’da refresher eğitimi alıp yoluma devam ettim. Filipinler ise Advanced eğitimini almak için cesaretimi topladım.

Bilmeyenler için kısa bilgi vereyim. Advanced sertifikası almak için öncelikle Open Water sertifikasına sahip olmanız gerekiyor. Sonrasında ise derin dalış ve navigasyon dalışları zorunlu olmak üzere 5 macera (adventure) dalışı yapıyor, eğitmeninizle bu dalışların detaylarını tartışıyorsunuz. Hepsini başarılı bir şekilde atlatınca sertifika sizin oluyor.

Ben derin dalış ve navigasyon dışında gece dalışı, üst düzey yüzerlik dalışı ve akıntı dalışı yaptım. Üst düzey yüzerlik, akıntı ve gece dalışlarını kaldığımız yerin yakınlarındaki Dauin’in lokal noktalarında yaptım. Buralar özellikle makro dalış sevenler için ünlü yerlerden biri. Minik minik acayip yaratıklarla dolu. Kurbağa balıkları, deniz tavşanları, garip solucanlar, çeşit çeşit deniz hıyarları, yengeçler, solucanlar, deniz yılanları ve daha bir sürü şey. Bu kadar acayipliğin arasında bir de gece dalışı yapmış olmak biraz ürkütücü oldu tabi 🙂 Hafiften panik bir halde başladığım dalışı yanımızdan geçen ve ilk görüşte aşık olduğum kaplumbağanın da etkisiyle başarıyla tamamladım.

Neyse ki 3 doktor 4 hemşireyle yapılan kalabalık bir ameliyat misali eğitimim boyunca 2 eğitmen ve bir divemasterla birlikte daldım. 🙂

Lokal dalışların en güzel yanı kaldığımız yere sadece 5-10 dk uzakta olmalarıydı. Dalış noktalarına kamyonetle ya da kısa bir bot yolculuğuyla gittik. Hatta bir tanesi Liquid’in biraz ilerisindeydi. Botu beklemeye üşenip dalış noktasına yürüdük. Böylece karadan dalış yapmayı da tecrübe etmiş oldum. Eğitimin ikinci yarısı yani derin dalış ve navigasyon ise Apo Island’a denk geldi. Seyahatin başından beri çok nadiren daha iyi bir makinaya sahip olmak istemişimdir. Birisi de Apo Island dalışları oldu. Hele öyle bir an var ki anlatılmaz, yaşanır. Mercanların iyice yoğun olduğu bir yere geldik. İçlerinden minik minik hava kabarcıkları çıkıyordu. Bir yandan su da inanılmaz berrak, pırıl pırıl mercanların üzerindeyiz. Tam o anda yanımızdan bir kaplumbağa geçmez mi… Ne sözlerle ne de fotoğrafla anlatılabilecek bir andı. Apo Island dalışlarını aşağıdaki banca teknesiyle yaptık. Asya’ya geldiğimizden beri her dalış hem suyun altında hem de suya giriş açısından ayrı bir tecrübe 🙂

Peki dalış dışında ne yaptık?

Tesisin sloganına uygun olarak yedik, uyuduk, daldık ve yaşadık aslında. 🙂 Özellikle de zorlu geçen Filipinler günlerinin sonunda böyle dinlenme ve dalışla geçen günler çok iyi geldi.

Bol bol snorkel yaptık. Zaten sahilden bir kaç metre ileride mercanların içinde buluyorsunuz kendinizi.

Bol bol günbatımlarının keyfine vardık.

Güzel yemekler yedik, resortun barında takıldık.

Bilardo ve dart oynadık.

Uzanıp kitap okuduk.

Son günümüzde  öğlan dalışına dışarıdan müşteri almadılar. Meğer çalışanlara eğitim vereceklermiş. Eğitim derken, dalış eğitiminden bahsediyorum tabi. Bünyelerinde çalışan herkese ama gerçekten geçici süreli çalışıyor bile olsa herkese dalış eğitimi imkanı sunuyorlar. Gönüllü olanlar sadece PADI masraflarını ödeyerek eğitim alabiliyor. Tam da bu nedenle tesiste kimle konuşsanız divemaster, rescue diver falan çıkıyor. Biz oradayken içerideki ufak inşaatta çalışan işçilerden biri, bahçıvan, aşçı ve resepsiyonistlerden biri eğitim alıyordu.

Dive resorttan çıkmadan geçen 5 günün sonunda kendine güveni daha bir yerine gelmiş, çok keyifli zaman geçirmiş, enteresan tecrübeler yaşamış bir dalıcı olarak oradan ayrıldım.

Sizin favori dalış noktanız neresi?

Gülen