Tayland’a gittiğini söyleyen kişilere ilk sorulan sorulardan biri “oooo full moon party’e de gittin mi?” oluyor genelde. İşte Koh Phangan o ünlü full moon party’nin yapıldığı ada. Dışarıdan parti adası görünümünde olan bu ada içini açınca bambaşka bir yere dönüştü bizim için.

Önce adaya nasıl gidildiğinden başlayalım. Biz en ucuz yolu tercih ettik açıkçası. Bangkok’tan 999 numaralı devlet otobüsüne bilet aldık. Koh Phangan’a Surat Thani’den feribotlarla geçiliyor. Otobüsle birlikte feribota binip bonus olarak da güneş doğuşunu izleyebildik feribottan. İner inmezse deli bir yağmurla karşılaştık.

Koh Phangan yürüyerek gezmek için oldukça büyük bir ada. Güzel bir plajda konaklamak, biraz da adayı gezmek istiyorsanız mutlaka bir scooter kiralamak lazım. Aksi takdirde songthaew mafyasına gereksiz paralar ödemek gerekiyor.

Adanın plajlarının her birinin karakteri farklı. Biz sakin güzel bir plajda deniz kenarında konaklamak istiyorduk, hem de kaldığımız yerin denizi güzel olsun, snorkel yapılabilsin istiyorduk. Sipariş vermişiz gibi bize uyan bir plaj bulduk, Haad Khom. Hemen bir motor kiralayıp eşyaları yüklenip otel arayışına çıktık. Tam deniz kenarında sevimli bir bungalow bulduk geceliği 600thb (50TL). Kaldığımız yerin adı Coral Bay Bungalow.

Bungalow resmen huzurun adresi oldu bizim için. Sabahları snorkel yaparak, gel-giti izleyerek, bolca kitap okuyarak, yazarak geçti günler. Snorkele, tropik balıklara doyamadık resmen.

2010’da Güney Amerika’da seyahat ederken Puerto Madryn’de gel-gite bol bol şahit olmuştuk ama mevsim kıştı, denize girilemiyordu. Etkisini o kadar farketmemiştik. Koh Phangan’da birebir gel-gitten etkilendik. Enteresan bir durummuş. Denize girdiğinizde rahat rahat geçebildiğiniz kayalıklardan 1 saat sonra suların alçalmasıyla zar zor geçebiliyorsunuz, hatta deniz yüzülemeyecek bir hal alabiliyor. Biz de tekrar deniz yükselene kadar snorkellerimizle bekliyorduk 🙂 🙂 🙂

Peki başka neler yaptık? Scooterımıza atlayıp o plaj senin bu plaj benim Koh Phangan adasını karış karış gezdik.  Ada yemyeşil, yolları oldukça düzgün. Bir o kadar da yokuşlu. %18’e varan eğimli yollarda Murat baya bi motor talimi yaptı anlayacağınız.

Muhteşem güneş batışları izledik, güneş batarken yerlilerin kum midyesi toplayışına denk geldik..

Ao Wok Tum plajında mangroove ağaçlarını gördük.

Ada merkezindeki gece pazarında çok çok ucuza suşi yedik. Üstelik bu sefer zehirlenmedik de 🙂 Suşi dışında pazarda ne ararsanız var.

Kuşlar arası yarışmaya denk geldik. Kuş sahibi ıslık çalarak bir ses çıkartıyor, kuşların verdiği tepkiye göre puanlama yapılıyor. Çok yarışmacı, çok da izleyici vardı. Baya fanatik görünüyordu insanlar.

Yengeç peşinde koşan köpeklerle oynadık.

Gittiğimiz en güzel yerlerden biri Koh Ma oldu. Gel-git sırasında sular çekilince ortaya çıkan yoldan yürüyerek geçebildiğimiz minik adacık.

Kaldığımız plajdaki barda evcilleşmiş bir yaban domuzuyla karşılaştık. Kendisi kör olduğu için bardaki sandalyeleri devirmekle meşguldü.

Sadece gezip tozmadık, çalıştık da.

Peki ne yapmadık? Gece kalamar avına çıkamadık… Hem vakit yetmedi, hem parası fazla geldi, üşendik falan derken olmadı işte.

Parti ortamlarına girmedik. Full moon partynin yapıldığı Haad Rin plajını gündüz ziyaret ettik. Full moon dışında oldukça sakin bir yer. Bu arada, adada parti çılgınlığı full moonla bitmiyor. Half moon, black moon, jungle, waterfall vs vs. her gün ayrı bir parti var.

Yoga da yapmadık. Pek çok yoga okulu var burada. Bir gece yoga seanslarından birini izledik. Çok huzurluydu ortam.

Zor oldu ayrılmak.. Ama bizi bekleyen başka adalar olduğu için ayrılmak zorunda kaldık. Bekle bizi Koh Phangan, yine geliciiiz.

Gülen