CORDOBA / ARJANTİN

Uzunca bir ara vermiştim yazıya. Hem gezinin daha heyecanlı bir hal alması hem de gezerken blog yazmanın, özellikle de özenerek bir blog yazmanın harcattığı zamanın değerinden dolayı gezi sırasında yazmayı bırakmıştım. O dönemde Twitter teknolojisiyle de tanışmamıştık henüz… Bu kadar girizgahtan sonra bloga kaldığım yerden, Cordoba ‘dan devam ediyorum… Zaman zaman gözümün önüne gelen görüntüleri aktarmaya çalışacağı hatırladığım kadarıyla… Neyse ki fil hafızam var da hatırlıyorum bir sürü şeyi. Bazen de elimdeki broşür ve notlara bakıyorum…

Cordoba ’daki hostlarımız Federico ve Flor. Minik bir evleri var. Salonlarını bize veriyorlar. İkisi de mühendislik öğrencisi. Evlerine geldiğimizde onların hafızalarımızda ne kadar yer edeceğinin farkında değiliz henüz.

Cordoba ’da bizim için en büyük atraksiyon Dünya Kupası’ydı. Arjantin eleme maçlarının sonuncusunu oynuyordu. Kazanırsa çeyrek finale çıkacaktı. Dışarıda bir cafe’de Arjantinlilerle izlemeye gittik maçı. Tüm hostlarımız gibi buradaki hostumuz da futbol sevmiyordu!!! Peki bu futbol manyağı Arjantinliler neredeydi? Cafeler ve sokaklarda tabi ki…

CIMG3735b

Bir cafe’ye gidip.. Bol biralı, “Vamos Argentina!!”lı bir maç izledik ve Arjantin kazandı!! Halkın coşkusuna biz de katıldık ve sokaklara döküldük. Öyle bir ortama girdik ki sanırsınız Taksim’de yılbaşı kutlanıyor, tek farkı taciz olmaması ve her yerin mavi-beyaz olması, köpeklerin bile…

cordoba

Cordoba ‘da Bir Pasaport Çaldırma Hikayesi

Kudurup biz de milletle coşmaya başladık. O hengamede Murat’ın cebinden pasaportlarımız çalındı, her zaman pasaportların fotokopilerini taşırken ilk defa orijinalleri yanımızdaydı. Peru vizesine başvurmak için taşıyorduk pasaportları… Neyse, şoka girip ağlaşırken 5 dk sonra aynı cepten bir de cüzdanı çaldırdık. 5-10 dk içerisinde 2 kere soyulmayı başardık!!! Daha sabahında Arjantin ne kadar güvenilir diye konuşurken akşam pasaport ve cüzdanı çaldırmak hoş(!) bir sürpriz oldu bize. İlk şoku atlattıktan sonra Federico’yu aradık. Bizi karakola götürdü. Tutanak tutturduk. İspanyolca polis raporu yazdırdık!! Bu arada da bankalarla bağlantıya geçip Murat’ın kartlarını kapattırdık. Neyse ki benim kartlarım duruyordu, sadece pasaportum gitmişti.

Hemen konsolosluğa da haber verdik. Konsolosluk işlemlerin 1 hafta kadar süreceğini, o arada rahat rahat takılmamızı söyledi. Geç bir vakitte karakoldaki işimiz bittikten sonra Federico bizi eve bıraktı. Kendisi de 10-15 dk sonra geleceğini söyledi. Eve geldiklerinde ellerinde bolca biftek ve şarap vardı. Moralimiz çok bozulduğu için bize bir moral yemeği yapmaya karar vermişler.. İnceliğe bak!! Yediğimiz en anlamlı ve lezzetli etlerden biriydi. Ertesi gün de ben iade-i incelik olsun diye onlara bilmedikleri birkaç yemek yaptım. Taze fasulye, kısır vs.. Moralleri düzeltip gezimize devam ettik. Kaybettiğimiz biraz para ve pasaporttu sonuçta. İkimize de bir şey olmamıştı ve sadece 1000 km ötede pasaportlarımız hazırlanıyordu.

Cordoba ’nın şehir içinde en hoşumuza giden şey binaların çok güzel aydınlatılmış olmasıydı. Bol bol gece turu yaptık şehirde.

Enteresan bulduğumuz yerlerden biri de Jesuit Crypt of the Old Novitiate’ydi. Şu an neden yapıldığını hatırlamadığım yer altı tünelleri. Hatta sanırım bir ara vebalılar bu tünellere kapatılıyor, ya da ölüleri buralara gömülüyordu. Neyse buranın enteresan olan yanı yapılış sebebi değil, unutulması. 1700’lü yıllarda yapılan bu tüneller sonradan unutuluyor. 1928 yılında yol yapım çalışmalarında keşfediliyor, hatta tünellerin birazı zarar görüyor ama bizdeki “3-5 çanak çömlek için inşaat mı durur canım!!” mantığıyla tünellerin üstüne kat kat asfalt döşeniyor. Yıllar içinde de böyle bir yapının varlığı tamamen UNUTULUYOR!! 1989 yılında telefon alt yapısında çalışma yapılırken tüneller büyük bir hayret içerisinde tekrar KEŞFEDİLİYOR!!.. O zamandan sonra da bakıma alınıp ziyarete açılıyor.

Cordoba ’da beni her yerde takip eden “Human Bodies” sergisine gitme şansı da buluyoruz. Sigara içenlerin ciğerlerine bir kez daha üzülüyoruz. Benim için sergiden akılda kalan bir tek bu!

Güney Amerika gezisine çıkmadan önce, barajda çalıştığım dönemde Postcrossing’den aldığım kartpostallardan birinde enteresan bir baraj resmi vardı. Barajda bir delik vardı ve su buradan akıyordu. Sözle değil de fotoğrafla anlatmak daha mantıklı sanırım. Neyse o ara o barajın yerine bakmıştım ve Cordoba ’daydı. Cordoba ’ya geldiğimde bu barajı da görmeliydim kesinlikle. 1-1,5 saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra Dique San Roque’a vardık. O deliği gördüm. Yalnız fotoğraftaki kadar heybetli değildi çünkü barajdaki su seviyesi daha düşüktü. Neyse baraj etrafında yapacak hiç bir şey bulamayıp bir sonraki otobüsle geri döndük 🙂

CIMG3808b

Cordoba ’ya dair gittiğimiz en önemli yerse Che Guevara’nın çocukluğunda yaşadığı, Alta Gracia’daki evdi. Bu evde yılları astımla mücadele ile geçiyor. Bir yandan da günlükteki uzun seyahati öncesinde mini gezilere çıkıyor. Bu evde Motorsiklet Günlükleri’ndeki motoru da görme şansımız oldu. Villa Nydia’da tüylerimiz diken diken oluyor ve ayrılıyoruz oradan..

motorsiklet günlükleri

alto de garcia

Cordoba ’daki gezimizi yavaştan sonlandırıyoruz. Yaklaşık 10 gün kalıyoruz ve pasaportlarımızda bu arada herhangi bir gelişme olmuyor. Olaya el koymaya Buenos Aires’e gidiyoruz. 1000 km yolumuz var.

Cordoba ’daki hostlarımızla Türkiye’de görüşürüz diyerek ayrılıyoruz çünkü bir sonraki sene Avrupa turuna çıkacaklar ve Fede ve Fleur yollarını biraz değiştirip Türkiye’ye geleceklerini söylüyorlar. Normalde bu tip şeyler havada kalır fakat Fede ve Flor gerçekten de geliyorlar. Biz de onları İzmir’de bir güzel gezdiriyoruz. Çeşme’ye ve Foça’ya götürüyoruz onları… Barbunun, çipuranın, rakının, rokanın dibine vuruyoruz. Kolay kolay unutamayacakları bir kaç gün geçiriyoruz birlikte….

Uzun bir yazı yazıp da hiç yemeklerden bahsetmemek olmaz. Cordoba ’da locro, humita gibi Arjantinin kuzeyine özgü bazı yemekleri tatma şansımız oldu. Bir de empanada Arabe ile tanıştık. Üçgen şeklinde minik pide gibi üstü açık, kuşbaşı etle yapılan empanadalar. Limon sıkıp yeniliyor… O zamana kadar yediklerimizin en iyisi.

empanada arabe

locro

Yazının sonuna geldik… O vakit “Hasta Siempre!!!”

Gülen

“CORDOBA / ARJANTİN” üzerine bir yorum

YORUMUNUZU BİZLE PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?