BASİT BİR HAYATIN ZEVKİNE VARMAK ÜZERİNE

Üniversitede son senede “Music Appreciation” diye bir seçmeli ders almıştım. İlk önce “Müziği takdir etmek” diye “chicken translate” yapıp “Ne alaka???” dediğim ders, 3 saat aralıksız bir şekilde romantik dönemden modern döneme kadar farklı klasik müzik bestecilerinin eserlerini dinleyip onları hissetmeyi, zevkine, değerine varmayı amaçlayan bir ders çıkmıştı. Bitirme ödevi ile boğuştuğumuz bir dönemde ilaç gibi gelmişti. Dersin sınavı da herkesin kendi zevkine göre gittiği opera, klasik müzik konseri, bale gibi bir gösterinin neler hissettirdiğini anlattığımız makaleler üzerinden yapılmıştı.

İşte o dönemden sonra unuttuğum, günlük hayatımda kullanmadığım “appreciate” sözünün “zevkine, değerine varmak” anlamının farkına yıllar sonra Asya’da seyahat ederken vardım tekrar. Bir gün güneş batarken, başka bir gün motorla orman içinde yol alırken yaşadığım anı “appreciate” ettim.

hayatın zevkine varmak

Şimdilerde Uruguay’da sakin bir hayat yaşıyoruz. O kadar sakin bir hayat ki “O kadar dünyanın bin bir yerini gezmişsiniz, Uruguay’da bi b*k yok, ne işiniz var Uruguay’da???” diyenler oldu. Haklılar da.. Burada kimilerine göre hiç bir şey yok, kimilerine göre de dopdolu bir hayat var. Üstelik başkentte de değiliz. Maldonado adlı minnak bir şehrindeyiz. 10 dk’da tüm Güney Amerika’ın en janjanlı tatil kentine ulaşıyoruz ama kış geldi. Tatilci kalmadı. Hayat bisiklet, yürüyüş/koşu, iş, güzel yemek ekseninde geçiyor. Bir de okyanus gerçeği var.

2010 yılında Güney Amerika turu yaptıktan sonra Türkiye’ye dönüp de “normal” hayatımıza dönünce aklımdaki tek şey bir gün Arjantin’in Puerto Madryn şehrinde yaşamaktı. Minnacık bir yer olan Puerto Madryn’in özelliği okyanus kenarında olması, gökyüzünün berraklığı, kışın sahiline “BALİNALARIN” gelmesi ve sakinliğiydi. 7 yıl boyunca “Bir gün Puerto Madryn’de yaşayalım.” dedik.

Maldonado’dan haberdar değildik o zamanlar. Uruguay’ı gezerken burayı “concon turist mekanında ne işimiz var yeaaa” diyerek es geçmiştik. Uruguay’a taşındığımızda önümüzde iki seçenek vardı. Başkent Montevideo ya da minnak, okyanus kenarındaki Maldonado. Günlerce, haftalarca düşündük ne yapsak, diye. En son balinalı bir video izleyince Maldonado’ya karar verdik çünkü kışın plaja balinaların geldiğini öğrendik ve taşındık. Şimdilerde Puerto Madryn’den beklediğim her şeye sahibim, üstüne bir de başkentten 1300 km değil, 110 km uzaktayız. 🙂

İlk paragrafla bağlamak gerekirse, hayatımız gerçekten yukarıda da yazdığım gibi bisiklet, yürüyüş/koşu, iş, güzel yemek ekseninde bir de 3-5 arkadaşımızla buluşarak geçiyor ama yaşadığımız anı “appreciate” etmeyi öğrendik, mutluyuz. İşin güzel yanı, buradaki insanlar da hayatlarını bu şekilde yaşıyor. Çok paraları yok, janjanlı hayatları yok ama örneğin güneş batışı saatinde hava soğuk da olsa illa ki plajda birileri oluyor, hep birlikte güneşin batışını izliyoruz. Her gün güneşin batışını fotoğraflayan birileri oluyor, kimse o anda telefonuyla oynamıyor, varsa yoksa güneşin batışının zevkine varmak insanların derdi. Güneş batınca da ufak tefek alkış sesleri duyuluyor. Bugün dünden daha mı güzel battı güneş sanki?

Gülen

“BASİT BİR HAYATIN ZEVKİNE VARMAK ÜZERİNE” üzerine 7 yorum

  1. Gülen, 4 gündür Puerto Madryn’deyiz. Buranın sakinliği bize de ilaç gibi geldi. Daha bugün Ayfer’le buraya yerleşmek nasıl olur, nasıl yaşanılır gibi konuları konuşuyorduk. Senin yazında da görünce önce şaşırdık ve sevindik.

    1. ahahhah sonunuz iyi değil, her an bize komşu olabilirsiniz 🙂 🙂 🙂 Puerto Madryn’e selamlar bizden…

  2. Gulen ve murat cocukluktan itibaren ogretilen hayat yolunu ellinizle itip kendi yolunuzu cizme cesaretinizden dolayi ictenlikle kutluyorum sevgiler yasaminiz hep keyifli olsun

YORUMUNUZU BİZLE PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?