Uruguay’ın Başkenti Montevideo

22.03.2010 – Pazartesi

Porto Alegre’den Montevideo otobüsüne biniyoruz. Otobüse binerken pasaportlarımızı topluyorlar. Otobüsün üst katında en öndeyiz, manzarayı izlerken keyif yapmayı planlıyoruz. İlk defa bu otobüste akşam yemeği ve sabah kahvaltısı servisi yapıyorlar. Beklemediğimiz için yemekle karşılaşınca çok mutlu oluyoruz.

Otobüs gece 04:00 gibi Chuy’da duruyor. Burada pasaport işlemlerimiz yapılıyor ve çıkış-giriş damgaları basılmış pasaportlarımızı teslim alıyoruz. Kimseyi görmeden 90 günlük giriş hakkımızı almış oluyoruz..

Sabah Montevideo’ya varıyoruz. Porto Alegre’de verdiğimiz molayı da dahil edersek yolculuğumuz toplam 24 saat sürmüş oluyor.

Şehre geldiğimiz ilk saatte mate çılgınlığı karşısında şaşırıp kalıyoruz. Sokaktaki insanların yarısından çoğu mate içiyor. Mate bir nevi bitki çayı ve özel bir bardak ve metal pipetle içiliyor. İnsanlar hem sokakta sürekli mate içiyorlar hem de daha fazla içebilmek için sıcak su termoslarını yanlarında taşıyorlar. Garip olan birşey var. Kimse termosunu çantasında taşımıyor. Kollarının altına sıkıştırıp öyle geziyorlar!!!

Burada Amerikalı Braden ve Alman Daniel’in evinde kalıyoruz. İkisi de üniversite için buraya gelmişler. Ev tarihi merkezin tam ortasında. Camdan Plaza Independencia’yı görüyoruz. CS’nin ne güzel bir şey olduğunu bir kez daha anlıyoruz.

Montevideo’da Gezilecek yerler

Plaza Independencia’nın altında General Artigas’ın mozolesi var ve burada da Anıtkabir’de olduğu gibi hareket etmeyen askerler bekliyor. Yalnız komik bir şey var. Bildiğiniz gibi Anıtkabir’deki askerler nöbet bitiminde de çok ciddi bir şekilde yürüyüp ortamdan uzaklaşırlar. Buradakiler öyle değil. Nöbetini devreden asker ıslık çalarak sallana sallana gidebiliyor 🙂

İlk günümüzü Ciudad Vieja olarak geçen tarihi kısımda geçiriyoruz. Burası sokak satıcıları ve güzel kafelerle dolu turistik bir mekan. Heryerde hot dog satıyorlar ama aşmışlar. İçine çok çeşitli garnitürler koyuyorlar ve enfes oluyor. Bir tanesi ile rahatça doyabiliyoruz. Mercado del Puerto’ya gidiyoruz. Sebze meyve satılan bir pazar beklerken Çiçek Pasajı gibi bir yerle karşılaşıyoruz. Yalnız bir farkla, tüm lokantalarda dev barbekü tezgahları var ve çok çeşitli et ve sakatatlar pişiriyorlar. Her yer et. Zaten bu şehir barbekü kokuyor!!! Burada Roldos adlı bir yerde “medio y medio” adlı bir içki içiyoruz. Tatlı, köpüklü şarap gibi.

Bir bakkala uğrayıp bira alıyoruz. Biralar genelde litrelik satılıyor ve oldukça ucuz. Biramızla birlikte deniz kenarına gidip keyif yapıyoruz. Limanda yürüyoruz. Dalgakıran çok çok uzun… Herkes balık tutuyor. Bir sürü fotoğraf çekip dönüyoruz.

Gece evde Daniel ile birlikte biftek pişiriyoruz. Burada etler oldukça ucuz ve güzel. Ben de közlenmiş biber salatası yapıyorum. Keyifle yiyoruz.

23.03.2010 – Salı

Plaj günü!! Deniz öncesinde Pazar günü Montevideo’dan Buenos Aires’e geçmek için feribot bileti almaya gidiyoruz. Paskalya dolayısıyla herkes seyahat için ülkeden ayrılıyormuş meğer. Feribottaki son 2 bileti alıyoruz. Şansımız bu sefer de tutuyor. Daniel ile birlikte denize (!) gidiyoruz. Pocitos plajına… Denize girdiğimizde Murat’la bana garip geliyor. Su çamur gibi ve tatlı!! Sonradan bunun deniz değil Rio de la Plata (River Plate) yani Plata nehrinin bir parçası olduğunu anlıyoruz. Deniz suyunun ulaşabileceği kadar nehir ağzından uzakta değiliz.

Deniz sonrasında plaj kenarında yürüyüş yapıyoruz. Burası oldukça güzel bir muhit ve Karşıyaka’yı andırıyor. Ve yine yüzlerce insan sahilde spor yapıyor. Bir süre sonra sivrisinek istilasına uğradığımız için kaçıyoruz buradan.

Gülen & Murat

16.04.2010