Melaka Malezya’nın eski ticaret merkezi, büyük şehri, gelenin gidenin işgal ettiği şimdinin turizm merkezi. Unesco Dünya Mirası şehirlerinden biri.
Melaka’da Hollanda, Portekiz, İngiliz etkilerini görmek mümkün. Vaktiyle ticaretle uğraşan bolca Çinli de şehre geldiği için nüfus Çinli ağırlıklı. Sokaklar Çin restoranları ve dükkanları ile dolu.
Eskiden ticaret merkezi olan bu şehir şimdilerde hem çok turistik hem de çok komik. Neden komik dediğimi aşağıdaki fotoğraftan anlayabilirsiniz. Şehre otobüsle ulaştıktan sonra bindiğiniz şehir içi otobüsün sizi getirdiği ilk yer aşağıdaki Dutch Square. Adamlar kocaman meydan yapmışlar, kiliseyi de kondurmuşlar ama bugünlerde o meydanda Hello Kitty süslemeli tuktuklar fink atıyor. Sağından Hello Kitty, solundan Arı Maya geçince şehirde karizma kalmıyor haliyle.
Arkada görkemli binalar, önlerinde Hello Kitty’ler… Bu olayı kim, nasıl başlatmış bilmiyoruz ama çok tuttuğu kesin. Bu süslü tuktuklar bir yandan da korkunç müzikler çalarak ilerliyorlar, sürreel ortamlar….
Aşağıdaki yel değirmeni de Hollanda etkisine bir örnek.
Şehirde bizim en hoşumuza giden yer Harmony Street dedikleri bölge oldu. Bu ismi almasının sebebi aynı cadde üzerinde Hint tapınağı, Çin tapınağı ve cami olması. Bir anlamda Malezya’nın dini anlamda özeti gibi. İslam devleti olmasına rağmen herkes kendi dinini rahatça yaşıyor.
Çin tapınakları kırmızı balonları ve huzurlu ortamıyla çok hoşumuza gidiyor. Belki de şimdiye kadar çok görmediğimiz için böyle..
Şehir Çinli ağırlıklı olunca Çin tapınakları da devleşmiş tabi.
İnanılması güç ama aşağıdaki bir cami. Minaresi pagoda şeklinde. Çinli müslümanların camisiymiş. Çinli adam budisttir, müslümanlık ne alaka derseniz cevabını vaktiyle Araplarla yapılan ticarette bulabilirsiniz.
Başka bir cami, mimari yine benzer.
Bu da aynı sokaktaki Hindu tapınağı. Gittiğimizde kapanmıştı, içeri giremedik.
Şehir Jonker Street denen caddenin etrafında yoğunlaşmış olsa da biraz uzaklara açılmak isterseniz bisiklet kiralayarak gezebilirsiniz. Jonker Street etrafında bakkallar bile bisiklet kiralıyor. Bulmak çok zor değil.
Melaka tarihi öneminin yanında yemekleri ile de turistleri çekiyor. Burada en ünlü iki yiyecek Chicken rice ball dedikleri kızarmış veya haşlanmış tavuk yanında gelen top top pilav ve cendol dedikleri tatlı.
Chicken rice ball’daki pilav normalde yediklerinizden farklı olarak tavuk suyu ile pişiriliyor. Biraz zencefil tadı da var. Çok çok lezzetli. Biz başta iki kişi için 4 top pilav söylüyoruz, yetmiyor bi 6 tane daha sipariş ediyoruz.
Cendol de buz, jelli bir takım şekerler, meksika fasulyesi ve pekmezimsi bir sosla yapılan bir tatlı. Jonker 88 adlı mekanda deli bir sıra olduğunu görünce biz de oradan yiyoruz.
Bir de sataycılar var. Satay denen yemek de çöp şiş gibi bir şey aslında. Sadece et değil sebzelerin satayını yemek de mümkün. Barbeküde pişiriliyor, salatalık, soğan, pilav ve yerfıstığı içeren bir sosla servis ediliyor. Çöp başına para ödüyorsunuz. Bizim gittiğimiz mekanda tavuk, dana eti, domuz bağırsağı ve dana ciğerinden şişler vardı. Hepsini denedik. Domuz bağırsağı ve dana eti hepsine gömer kararına vardık.
Jonker Street haftasonu geceleri pazar yerine dönüyor ve hem hediyelik bir sürü şey satılıyor hem de bir yemek cenneti haline geliyor. Hindistancevizli milkshake ile başlıyoruz geceye. Hindistancevizi suyu ve vanilyalı dondurmayla yapılıyor of ki ne of. Bir de coconut ball diye satılan bir şey var, biz denemedik ama görüntüsü harikaydı. Hindistancevizinin kabuklarını tamamen soyuyorlar, ortaya yumuşacık ve içi su dolu kocaman bir hindistancevizi topu çıkıyor. Pipet batırıp önce suyu içiyorsunuz, sonra da hindistancevizini hüpletiyorsunuz.
Sokakta denediğimiz yiyeceklerden biri şişte bıldırcın yumurtası oldu.
Bir diğer enteresan yiyecek de durian puff oldu. Durianlı kurabiye topu gibi bir şey. Tek lokmada bitiriyorsunuz yoksa içindeki durianlar akıyor. Durianın akması demek değdiği her yeri kokutması demek!
Gece Jonker Street’in sonunda dev bir alanda karaoke yapılıyor!! Asyalıların karaoke aşkı bambaşka. Üstelik şarkı söyleyenlerin yaş ortalaması genellikle çok yüksek oluyor.
Yazıya başladığımdan beri yemek anlattım sanırım. Yiyoruz ama geziyoruz da. İki yeri önerebilirim. Biri Sultanate Palace/ Budaya Müzesi diye geçen yer. Giriş ücreti 2RM. Bina ve bahçesi çok güzel. İçeride de eskinin ticaret hayatını anlatan canlandırmalar var. Bir de duvarlarda tablolarla bir takım hikayeler anlatılmış. Tam öğle saatinde burayı gezip serinleyebilirsiniz.
Diğeri de St John kalesi. Burada gezerken komik bir olay yaşıyoruz. Aşağıdaki amca tam da ben sıcaktan yakınırken beni durdurup “Neden burası cok sıcak biliyor musun?” diye sordu. Meğer Melaka’da iki tane günes varmış da ondan cok sıcakmış. :))
Sonra nereden geldiğimi sordu. Türkiye’den geldiğimi söyleyince bayrağımızı tarif etmeye başladı, Cumhurbaşkanınız Erdoğan değil mi dedi.. Biraz muhabbetten sonra Murat’ın mühendis olduğunu tahmin etti ama benim Avustralyalı bir öğretmen olduğumda ısrar etti, aksi için ikna edemedik 🙂
Şehirde yapılacak en güzel şeylerden biri de kanal kenarında yürümek. Binaların duvarlarını graffitilerle süslemişler.
Şanslıysanız kanal kenarında monitör lizard görme şansınız da var.
Tekneyle kanal turu da yapabilirsiniz.
Şehrin bize yaptığı güzelliklerden biri de aşağıda fotoğraflarını görebileceğiniz yürüyüş oldu. İlk defa düzenlemişler. Yürüyüş Jonker Street’teki Çin tapınaklarından birinde son buldu.
Son olarak Melaka’ya nasıl geldiğimizden ve nerede kaldığımızdan bahsedeyim. Kuala Lumpur’dan Melaka’ya yaklaşık 2 saatlik bir otobüs yolculuğu ile geldik. Fiyatı 12-13RM kadar. Haftasonu gelmekte fayda var. Gece pazarı eğlenceli oluyor. Cumartesi gelip Pazar dönmeyi planlarsanız Pazar günü için dönüş biletini erken almakta fayda var, otobüsler çabuk doluyor. Melaka’da otobüs garından şehre de 17 numaralı belediye otobüsünü kullanarak gidebilirsiniz.
Jonker Street ve etrafı hostellerle dolu. Biz 2 kişi 40RM’ye Jalan Jalan Guesthouse’ta aşağıdaki odada kaldık.
Yine kendimi kaybedip uzattıkça uzattığım bir yazı oldu. Sabırla buraya kadar okuyanları aşağıdaki Hello Kitty ile selamlarım 🙂
Borneo adasını da görmenizi tavsiye ederim arkadaşlar, iyi geziler diliyorum sizlere.
Sezonunu bekliyoruz 🙂
Malezya hakkında hiçbir fikrim yokmuş meğer, görülesi bir yermiş, çeşitliliği çok güzel.
Bizi de çeşitliliği çok şaşırtmış ve etkilemişti. “Malaysia, truly Asia.” dedikleri kadar var.