Kullu’ya vardığımız gün Dussehra festivalinin sonuna denk geldi. Panayır alanlarını görme şansımız oldu. Bir sürü seyyar satıcı, kabalalık sokaklar, fuar alanı… 7 gün süren bu festivalde Himalayalar’ın değişik yerlerinde yaşayan kabileler Kullu’nun merkezinde toplanıyorlarmış. İlerleyen günlerde yolda değişik müzik aletleri çalarak yürüyen gruplar görmüştük. Meğer onlar bu kabilelermiş. Dussehra bittiği için kendi köylerine yürüyerek dönüyorlarmış. Yürüyüşleri günlerce sürüyor. Onlarca kilometre uzağa gidiyorlar.
Bir de bu grupların tersi yönde öküzleri ile birlikte yürüyen insanlar gördük. Onlar da “Gujjar” denen göçebe halktan insanlarmış. Kışın gelmesi ve havaların soğuması ile birlikte Himalayalar’ın tepelerinden aşağıya iniyorlar hayvanları ile birlikte. Bu yolculuk 200km kadar bile sürebiliyormuş. Günlerce yürüyorlar bu şekilde. Kış bitiminde de tepelere doğru aynı yürüyüşü gerçekleştiriyorlar.
Dussehra’nın son gününde kadınlar eşlerinin sağlıklı bir hayat sürmesi için oruç tutuyorlar. Ay doğduğunda eşleri aşağıda resmini görebileceğiniz kırmızı kapların içinde su veriyor ve oruçlarını böylece açıyorlar. Eşleri için pek de iyi dilekleri olmayanlar arada gizli gizli bir şeyler yiyor mudur bilmiyorum tabi J
Festivalden ve Kullu merkezinden manzaralar….
Çalışmanın son gününde bizi köylülerle tanışmaya götürdüler. Buluşmaya gittiğimizde çok güzel bir ortamla karşılaştık. Köylüler boynumuza çiçek taktı, alnımıza kırmızı boyalar sürdüler ve tütsülerle bizi kutsadılar. Sonrasında da köyün sorunları ile ilgili konuştuk. Kadınlar başta biraz çekingen olsa da konuşmaya katıldılar. İnsanların bilinçli olduklarını görmek çok güzel. Bize bol bol elma ve masala çayı ikram ettiler. Gerçek üstü anlar yaşadık. Konuşmanın bana göre en enteresan kısmı kendi köylerinde insanların düzenli olarak banyo yaptığını vurgulamalarıydı. Hatta kadınlar için ayrıca hamam gibi bir banyoları var. Burada sıcak su ile kadınlar banyo yapabiliyorlar.
Biraz iş işten geçmiş olsa da hem halk hem de devlet çevre konusunda biraz daha bilinçlenmiş. Hatta yeni Başbakanları temizlik konusunda “ice bucket challenge” gibi bir uygulama başlatmış, muhalefet liderini de challenge’a davet etmiş.
Himalayalar’da yürüdüğümüz her yerde, ormanların ortasında bile çöplerler karşılaşmak oldukça moral bozucuydu. Araştırma yaptığımız alanda bile araştırmacılardan birinin su içip pet şişeyi ormana attığını gördük. Düşünün ki çevre konusunda araştırma yapan insan böyle davranıyorsa diğerleri nasıl…. Şimdi Himalayalar’ın yer aldığı Himaschal Paradesh eyaletinde plastik torbaların yasaklanması bekleniyor. Çok fazla ambalajlı ürün tüketiyorlar ve herhangi bir çöp toplama hizmeti yok. Bu sebeple her yer çöp içinde. Plastikleri toplayıp geri dönüşüme götüren insanlar var. Bunlar da olmasa daha kötü olurdu, diyorlar.
Günün sonunu ise şal üretilen atölyelere giderek geçirdik. Kullu’nun en önemli geçim kaynaklarından biri de angora ve paşminadan yapılan şallar. Turistler bu şalları kapışıyorlar. Atölyelerde tüm çalışanların tezgahlarının başında çalışanın kimlik bilgileri asılı. 18 Yaşın altında kimse çalışmıyor. Sendikalarmışlar. Ortamda aydınlatma biraz sorunlu görünse de (belki de öyle olması gerekiyordur, ortam loş ama tezgahlar aydınlıktı) çalışanların yüzü gülüyordu. Hatta bazıları bizleri görünce çok eğlendi, gelip bizle fotoğraf çektirmek istediler.
Erkekler daha çok geniş şalları örüyorlar. Daha büyük tezgahları var.
Genel olarak işsizliğin çok yüksek olduğu bu ülkede dokuma tezgahlarında çalışanlar şanslılardan sayılıyor. Delhi’de olduğu gibi Himalayalar’da da kadınlar ağır işler yapıyorlar.
Son olarak da eğitimle ilgili bilgi vereyim. Himalayalar’da taşımalı eğitim var. Okul özel veya devlet olmasına göre 9 veya 10’da başlayıp tüm gün sürüyor. Büyük şehirlerde okumuş, mühendislik eğitimi almış kişiler bile evlerine dönmeyi tercih ediyormuş. Çiftçilikte çok para varmış çünkü..
Aslında anlatacak çok şey var. Hindistan’da geçirdiğim her an antin kuntin bir sürü şeyle doluydu ama hepsini yazmak zor tabi.. Bir kaç tane daha fotoğraf ekleyip konuyu kapatayım 🙂
Yollar fantastik.. En tehlikeli yollardan biriymiş Himalayalar. Şoförlerimiz çok başarılıydı. Hiç sorun yaşamadık.
Yolda ağaç tepelerinde sık sık maymun gördük 🙂
Aralık 2014