Her şey Bangkok sokaklarında yürürken bir taksicinin bize “Pattayaaaa” diye seslenmesi ile başladı demek isterdim ama taksicinin çağrısına yenilmeyip Pattaya’ya planlı bir şekilde gittik 🙂 Bangkok’taki Ekkamai terminalinden her saat Pattaya otobüsü bulmak mümkün, 115 thb.

Yanımızda Uzaktaki Dünya sayfasının sahibi Mehmet Abi de vardı. Burada ilk iki günümüzde CS’den Jaroslaw’ın evinde kaldık ve ne yazık ki bize sadece anahtarını verdi, kendisini göremedik.

Akşam kendimizi hemen Jomtien Beach’e attık. Gençler plaj voleybolu oynuyorlardı, Murat ve Mehmet Abi de katıldı onlara. Ben de Chang birasi eşliğinde güneşi batırdım. Diğer günlerde de Pattaya beni yanıltmadı. Güneş batışının en güzel izlenebileceği yerlerden birisi Pattaya.

Ertesi gün kalkar kalkmaz Koh Larn adasına doğru yola koyulduk. Ada Pattaya’ya çok yakın olduğu için genellikle günübirlik gidilip geliniyor. Feribottan iner inmez dolmuşa veya mototaksiye binip istediğiniz plaja gidebiliyorsunuz. Biz en ünlü plajlardan biri olan Tawaen Beach’e gittik. Dev bir plaj. Sezon dışında olduğumuz için yine çok kalabalık değildi neyse ki. Hatta oradan yürüyüp Sangwan Beach’e geçtik ve orada yüzdük. İlginç bir şekilde denizin sağ tarafı minik denizanaları ile doluyken sol tarafında mercanlar ve renkli balıklar vardı. Böylece tropik balıklarla da tanışmış oldum. Pattaya’nın merkezinde denize girilemiyor ne yazık ki. Yasak değil tabiki de ama pis olduğundan tercih edilmiyor. Ama elinizde bir hindistan cevizi suyuyla şezlonglarda keyif yapmak Çarşamba günleri hariç her daim mümkün. Çarşambaları şezlonglar açılmıyor ortalık biraz temizlensin diye.

Akşam Mehmet Abi’yi Bangkok’a uğurladık. Eve gidip biraz uyuduktan sonra attık kendimizi Walking Street’e. Burası Pattaya’nın gece hayatının yaşandığı cadde. Her yer go-go bar adı verilen striptizci kızların olduğu barlarla dolu. Bazılarının üst katında ping pong show denen abidik gubidik pornografik showlar oluyor. Bu kısım biraz fazlaca para tuzağı ama sık sık görülebilecek bir şey olmadığından denenebilir. Gidecek olursanız mutlaka çatır çatır pazarlık yapın. Go-go bar kısımlarında da içtiğinizin parasını ödüyorsunuz, dans eden kadınlardan birini de masaya davet edip içki ısmarlamak ve geceyi birlikte geçirmek mümkün. Pattaya tüm dünyada seks turizmi ile ünlenmiş bir yer, Walking Street de bunun Pattaya’da ünlü olduğu yer ama Walking Street sadece go-go barlarla bitmiyor.  Çok güzel rock barlar ve deniz ürünü restoranları da var. Hepsinde canlı müzik yapılıyor. Bunlar da oldukça kalabalık. Tayland’da karşılaştığımız en fazla sayıda Türk de bu caddedeydi. Hepsi de erkekti! Gece 3-4’e kadar o bar senin bu bar benim gezdik.

Jaroslaw’ın evindeki 2 günden sonra Aye ve Karl çiftinin yanına geçtik. Thai kadın ve Avrupalı/Amerikalı erkekten oluşan tipik çiftler hakkımızda tüm önyargılarımızı yıkan, muhteşem eğlenceli bir çift. Bize kocaman yataklı, tertemiz bir oda da verdiler ki miss. Tayland’da evde yemek yemek kültürü pek olmadığı için mutfakları da yok ama bu çiftin yarısı Amerikalı olunca eve dev bir mutfak da yaptırmışlar, çok keyifli yemekler yedik birlikte. Bir gece başka couchsurferlarla da buluşup bir hotpot restoranına yemeğe gittik. Her şey self servisti. Ben de gidip kendi papaya salatamı yaptım. Salata yapma/yeme/yaptığı salatayı yeme özlemime son vermiş oldum.

Pattaya’da görülebilecek en güzel, etkileyici ve enteresan yer Sanctuary of Truth. Daha önceki yazılarda bahsettiğim Erawan Museum’u yaptıran kişi yaptırmış bunu da. Yapı tamamen geçme ahşaptan oluşuyor. Çivi kullanılmadan yapılıyor. Çok detaylı oyma işçiliği var. Yapımı henüz tamamlanmadığı için baretlerle geziyorsunuz.

 Atölye kısmında hem sütunlara eklenecek yeni heykeller yapılıyor hem de yıpranan kısımlar tamir ediliyor. Nem çok fazla, yapı ahşap, bir de deniz kenarına yapılmış. Bakımı oldukça zor bir hale gelmiş. 2050 yılında yapımının tamamlanması bekleniyor. İçeride rehberler sizi gezdiriyor. Her köşesindeki heykelin ne ifade ettiğini anlatıyorlar. 500 thb gibi yüksek bir ücreti olmasına rağmen gidip görmeye değer. Size motor taksi dışında herhangi bir şekilde gidilemeyeceği söylenecektir. Kulak asmayın. 10 baht buslara binip yakınında inip 15 dk yürüyerek gidebilirsiniz. Aksi takdirde 150-200 baht kadar motor taksiye vermeniz gerekecektir.

Bilet fiyatına yarım saatlik Thai dans şovu ve Thai dövüş sanatları şovu da dahil.

Bangkok’ta bir milyon tane tapınak gezdikten sonra Pattaya’da gezmemek ayıp olurdu. Aye ve Karl bizi bir tepenin üzerindeki Büyük Budha’nın olduğu Wat Phra Yai’ye götürdüler.

Pattaya’nın son atraksiyonu ise ladyboy şovu oldu. Thailand dünyada ladyboyların en fazla olduğu ülkelerden birisi, belki de en fazla olanı. Estetik ameliyat konusunda dünya çapında ünleri var. Pattaya da ladyboyların Tayland’daki merkezi. Alcazar, Tiffanny’s gibi dev tiyatrolarda şovlar yapıyorlar. Çoğu da çok güzel birer kadın olmuşlar. Hatta her sene Pattaya’da ladyboy güzellik yarışması yapılıyor.

Biz şov için Tiffany’s’ten bilet aldık. Yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Asya’daki farklı ülkelerin kültürlerini anlatan dans şovları yapmışlar. Gösterinin sonunda dansçılar tiyatronun dışına çıkıyor ve para karşılığında gidip onlarla fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Şarkıların playback olması dışında şovu çok beğendik. Kişi başı 800 thb verdik şov için.

Pattaya’da 4 güne bir dolu şey sığdırıp Bangkok’a geri döndük. Açıkçası Bangkok’un daracık ve dağınık kaldırımlarından ve yağmurlarından sonra Pattaya bana baya iyi geldi.

Gülen